Bölüm 1

602 59 50
                                    

BÖLÜM 1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 1

EYLÜL

EZEL

Üniversite sınavını kazanıp, istediği bölüme yerleştiğini öğrendiği gün hem mutluluktan hem de bunu istediği gibi paylaşamadığından ağlamıştı. Genç bir erkek olarak ağlamak kimi zaman utanmasına neden olsa da bazı zamanlar içindekileri anlatmanın en iyi yolunun bu olduğunu düşünüyordu. Berbat geçen bir yaz tatili olmuştu. Arkadaşları dört bir yana dağılmış, kırgınlıklar baş göstermiş ve kahkahaların yerini suskunluklar almıştı. Ezel her ne kadar aralarında tampon olma görevini üstlenmiş olsa da onlardan bir adım atılmadıkça uğraşmasının bir anlamı kalmıyordu. O gün babası iş için şehir dışındayken, televizyonun karşısına geçip oturmuş ve kucağına koymuş olduğu bilgisayardan yerleştirme sonuçlarına bakıyordu. Tüm arkadaşları video konferansta, bir diğerinin sonuçlarını bekliyordu.

Cihan "Bilgisayar Mühendisliği!" diye bağırıp ıslık çalınca Berat'ın küfrettiğini, Nefal'in onlara kızdığını duyarak gülümsedi. Kendisi, Saruhan ve Behrem ile aynı üniversiteye yerleşmişti. Saruhan, kendisiyle aynı bölümü okuyacakken Behrem bir başka bölümü okuyacaktı. Ezel, en azından ayrılmayacağız diye düşündü.

"Artık uçurmalar senden Ezel aşkım." Diye bağıran Cihan'ın otuz iki diş sırıtan yüzü karşısında arkadaşlarının verdiği tepkiler aynıydı. Herkes güzel yerlere, güzel bölümlere yerleşmişti. İstemedikleri bir bölüme ya da üniversiteye gitmek zorunda kalmamışlardı. Gerçi Nefal cephesinde garip durumlar oluyordu ama Ezel buna kafa yormuyordu. Nefal'in adım atıp devamını getirmediği bir durumla hiç karşılaşmamıştı şimdiye dek. Onu asıl düşündüren Tamu ve Menaf'tı. Kazadan beri Menaf içine kapanmış, kimseyle konuşmuyordu. Bazı akşamlar odasında oturmuş kitap okurken onun çığlıklarını duyuyordu. Geceleri onunla birlikte geçirdiği zamanlarda onun dişlerini sıkarak ağlayışlarını dinliyor, sesini çıkarmadan ona eşlik ediyordu. Canının çok yandığını, gördüğü tedavilerin bedeninde ama en çok da ruhunda iz bırakacağını biliyordu. Menaf, tüm arkadaşlarını itip dursa da hiçbiri onu bırakmaya razı değildi.

Tüm bu süre zarfı boyunca Tamu'yla hiç görüşmemişlerdi. Kız onun kapısına gelmiş, onunla konuşmak istemiş ama kabul edilmemişti. Düşününce Menaf'ın haklı olduğunu anlayabiliyordu ama yine de kalbinin onu seven kısmı Tamu için sandığından çok daha fazla üzülüyordu. Tüm bunlar olurken kendisini de yapayalnız hissediyordu. Şükran Teyzesi güzel bir üniversiteye yerleştiği için ona pasta yapacağını söyleyerek yanından ayrıldığı o gün, dokunsalar ağlayacak modundaydı. Babasıyla telefonda konuşmuş, ona iyi olduğunu söylemişti ama değildi.

Akşama kadar o koltukta öylece oturup durmuştu. Menaf'la mesajlaşmış, çocuklarla konuşmuş ardından yine bir başına kalmıştı.

"Pasta neredeyse hazır paşam." Diyen yaşlı kadının yüzüne bakıp gülümseyerek başını sallarken kapının çalınmasıyla ayaklandı.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin