Bölüm 34

407 50 19
                                    

BÖLÜM 34
“Dostluk, hayatın güneşi ile artan gecenin gölgesidir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 34
Dostluk, hayatın güneşi ile artan gecenin gölgesidir.”
La Fontaine.

MENAF

Ameliyatın üzerinden birkaç gün geçmesine rağmen Tamu’dan bir haber almamıştı. Annesi ya da arkadaşları sık aralıklarla onun neler yapmakta olduğunu haber verseler de bu sefer ondan tek bir haber alamamış olmak kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Bacağı iyi durumdaydı. Platinin çıkarıldığı gece berbat bir ağrı çekmiş olsa da sonraki günler ağrıdan eser kalmamıştı. İki ayağının da üzerine destek olmadan basabiliyor olmak iyi hissettiriyor olsa da hala bacağında bir aksama söz konusuydu. Doktoru bunun zamanla geçeceğini, alacağı fizik tedavi sonrasında tamamen iyileşeceğini söylemişti. Şimdilik Menaf’ın buna inanmaktan başka çaresi yoktu. Sınavları başlamıştı ve acınacak haldeydi. Can sıkıntısıyla odasından çıkarak aşağı indiğinde Şura’nın bebek evinde oyun oynadığını görerek duraksadı. Annesi ve Behrem’in sesi de mutfaktan geliyordu. Başını o tarafa çevirdiğinde Şura’nın kendisine seslenmesiyle dönüp ona bakarak gülümsedi. “Acıktın mı?” diye sordu Şura ayağa kalkıp yanına koştururken.

Menaf eğilerek onu kucakladı. Gözlerinin içine bakıp “Henüz değil abicim.” Dedi “Sen ne yapıyorsun?” diye sordu.

“Bebeklelim akşam bilbilleline çaya gideceklel onlala kıyafet seçiyoldum.” Diyen Şura’nın dudaklarını tutup çekiştiren Menaf “Senin o peltek dilini yerim.” Diyerek onu yanağından öperek gülümsedi “Kıyafet seçimi önemli tabi.” Dedi.

“Bacağın acıyol mu?” diye sordu Şura. Mutfağa doğru yürüdükleri sırada Menaf “Hm hayır.” Dedi “Gayet iyiyim.”

Şura “Koşacak mısın?”

“Seni her zaman yakalarım cimcime.” Diyerek kardeşinin burnunu sıkarak mutfağa girdiler. Ada tezgâhın üzeri yapılmış nefis yemeklerle doluydu ancak Menaf’ın aklını kurcalayan bir durum vardı. “Evsizlere yemek mi yapıyorsunuz kızlar?” diye sorduğunda Behrem elinde kasap bıçağıyla kendisine doğru dönerek gülümsedi. Başındaki eşarpla çok tatlı gözüküyordu. “Bu akşam kendimizi ödüllendirmeye karar verdik.” Dedi “Annem hepimizin en sevdiği yemeklerden yapmak istedi, ben de ona yardım ediyorum.” Bakışları Şura’ya kaydığında “Doktor ona ağırlık taşımamasını söyledi Şura!” diye kızdığında Menaf küçük kardeşinin kucağından debelenerek inmeye çalışmasına müsaade etmedi. Kaşlarını çatarak ikizine baktı ve “Şura ağırlık değil!” dedi “Ve de çok hafif.” Başını çevirip ona bakınca gözlerinin sulandığını görerek gülümsedi. “Doğru söylüyorum abicim. Sen ablaya bakma.”

Şura “Onu zaten hiç sevmiyolum!”

“Ben sana bayılıyorum zaten!” diye homurdanan Behrem “Her neyse akşam bizimkiler de gelecekler.” Dedi.

Menaf, kaşlarını kaldırarak annesine baktı. “Benim yapmam gereken bir şey var.” Dediğinde Behrem “Ne gibi?” diye sordu.

“Ben sana her yaptığım şeyi rapor etmek zorunda mıyım?” dedi Menaf “Bir sal beni.”

Behrem “Etrafındaki kızların ne kadar vahşi olduğunu sana hatırlatmama gerek yok değil mi? En ufak bir ataklarında tepetaklak olan sen oluyorsun!”

Menaf, bu sözler üzerine gülümsedi ancak “Tamu’yla konuşmam gerekiyor.” Dedi.

Şura “Olmaz!” diyerek boynuna sarılınca Menaf “Aa nedenmiş?” diye sordu.

“Onunla balışılsan benimle konuşmazsın!”

Behrem “Yürü be kızım! Şimdiye kadar söylediği en mantıklı cümle bu! Katılıyorum!” diyerek Şura’ya onay verip göz kırptı. Menaf “Abartmayın kızlar” dedi gözlerini kısarak “Siz ikiniz benim ilk göz ağrımsınız. Kimse sizin yerinizi alamaz bunu bilmiyor musunuz?” diye sorduğunda Behrem dişlerinin arasından “Seni salak neden şimdi böyle bir şey söyledin ki?” diye homurdandı. Çünkü Şura o sırada Menaf’ın yanaklarından tutmuş, gözlerinin içine bakıyordu. “İlk benim ama değil mi? En çok beni seviyolsun? Hı?”

Menaf katılarak gülmeye başlamadan hemen önce kardeşinin elinden tuttu. Onu etrafında döndürüp, gıdığından öperken “Ya senin yerini kim alabilir kız? He söyle bana.” Dedi. Şura kıkırdayarak gülerken Menaf onu usulca yere bıraktı. Saçlarını sevip “Ben şimdi gidiyorum.” Dedi onun itiraz etmesine izin vermeden “Arkadaşımla gidip konuşacağım ve geldiğim zaman senin yanında oturup birlikte yemek yiyeceğiz tamam mı?” diye sorduğunda Şura “Sana güveniyolum Mena.” Dedi. Minicik serçe parmağını uzatarak “Kilit!” dedi. Menaf içini çekti ama aynı hareketi tekrarladı. Parmakları birbirine değince ikisi de aynı anda “Kilit.” Dediler.

**

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin