BÖLÜM 74
JİBİT
İş çıkış saatinde olduğunu biliyordu fakat tüm sinirleri gerilmişti. Beklemekten ve dışarıdakilerden bir haber alamamaktan usanmıştı. Kâinat'ın kendisinden ne istediğini az çok tahmin ediyor olsa da koskoca adliyede kendisine zarar vereceğini düşünmüyordu. Kâinat bu kadarını göze almazdı. Alamazdı. Öte yandan kendisine içmesi için getirilen suya ya da yemeğe de dokunmamıştı. Şu anda hiç kimseye güvenmiyordu. Bir elini boynuna götürmüş, bir eli cebinde odanın içinde ileri geri yürürken yaklaşan ayak sesleriyle durup gelen kişiye baktı.
Kağan.
"Seni yalnız bırakmaya gelmiyor." Diyen genç adam elindeki paketi parmaklıkların arasından kendisine uzattığında Jibit gülümseyerek ona yaklaştı. Elini uzatıp, kâğıt poşeti aldığında bakışları çıplak eline takıldı. "Eldivenlerimi aldı." Dedi kaşlarını çatarak "Bu düpedüz bir savaş ilanı."
"Sakin ol Dokuz." Diye uyardı Kağan onu ve kızların durumu hakkında bilgi verdikten sonra "Eren Kerim buralarda." Dedi "Bir ara savcının ofisine girip çıktı."
Dürümünden bir lokma ısıran Jibit, bakışlarını kısarak düşünürken "Neden?" diye sordu.
"Sanırım seni çıkarma görevini ona verdiler." Dedi Kağan.
Jibit gözlerini devirdi "Ona güvenmiyorum" dedi sonra "O adamda ters bir şeyler var ama aynı zamanda iyi olan bir şeyler de var gibi"
Kağan içini çekerek "Garip biri ama bence ne yaptığını bilen birine benziyor." Dedikten sonra "Dikkatli ol." Diye uyardı.
"Bana burada bir şey yapamaz Kağan." Diyen genç kadın son lokmayı da ağzına attıktan sonra "Yemek için teşekkür ederim." Dedi.
"Çocuklar bir şey yemediğini söyledi." Dedi Kağan "Gelmek için bahanem olmuş oldu fena mı?"
Jibit, gülümseyerek başını salladığında Kağan yüzünü parmaklıklara yaslayarak gözlerinin içine baktı "Sana bir şeyler vermek istiyorum fakat her yerde kameralar var. Olur da ihtiyacın olursa diye." Diye fısıldadı.
Jibit "Burası şehirdeki en güvenli yer." Dediğinde Kağan'ın yüzündeki gülümseme yok oldu. "Yanılıyorsun güzelim, burası şehirdeki en tehlikeli yer." Diye karşılık verdiğinde telefonunun çalmasıyla geri çekilerek ofladı. "Git." Dedi Jibit "Burada kalman dikkat çekiyordur."
Kağan "Senin de öyle." Diyerek kızın elini tutup dudaklarına götürdü. Jibit gülümseyerek onun yanağını okşadıktan sonra içini çekerek gidişini seyretti ve başını yukarı kaldırıp, tavana baktı. Yüzünü buruşturup, ofladığı sırada nezarethanenin ışıklarının yanıp sönmesiyle gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
**
Savcı şok içindeydi. Bugün o gündü. Yıllarca bugünün geleceği günü bekleyip, plan yapmışlardı. Onları uzun bir süre izlemişler, hayatlarına ortak olmuşlardı. Ama gelin görün ki elde ettikleri şey; yine koca bir sıfırdı. Dişlerini sıkarak, hıçkırığa benzer bir ses çıkardığında tüm siniri başına vurmuştu. Cayır cayır yanan gözlerini sımsıkı yumarken, kendi adaletinin ne zaman yerini bulacağını düşünüyordu. Çipin hangi çocukta olduğunu öğrenemedikleri yetmiyormuş gibi onlardan birinin ölümünü dahi gerçekleştirememişlerdi. Hâlbuki şu anda tüm ailenin Menaf Pehlivan'ın ölümü için ağlıyor olması gerekiyordu fakat bunun yerine, çocuk sağdı ve evindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)
Teen FictionOnları bir araya getiren aileleriydi ama bir arada kalmalarını sağlayan sevgileriydi. Şimdi hayat kimi için daha zor, kimi içinse daha eğlenceli olacaktı. Aşk kimine hiç beklemediği anda gelecek, kimisiyse sahip olduklarını kaybetmemek için savaşaca...