Diyar, Nefal'e baktı. Gözünü dikti ve öylece kalakaldı. Yere inişi sakindi ama içinde fırtınalar kopuyordu. Onu izleyen gözler, meraklılardı. Eli, kızın sargıdaki elinin üzerine giderken derin bir nefes aldı. Gözleri dolmuştu. Yaşlar o kadar fazlaydı ki en son böyle ne zaman ağladığını hatırlamıyordu. Ağladığını da İklim’in "Ağlıyor." Diye fısıldamasiyla anlamıştı.
Diyar sadece göz yaşı döküyor, konuşmuyor dudaklarından ağladığını gösteren tek bir inilti bile çıkmıyordu. Diyar, acıyı biliyordu. Tanıyordu. İçine içine ağlamanın ne demek olduğunu, onunla nasıl baş etmesi gerektiğini de öyle... Acısını içinde yaşıyor ama onu dillendiremiyordu ve Diyar sanki bir kez daha yerle yeksan oluyordu.
Kavganin izleri yüzünün her yerindeydi. Ezel'in kanattığı yerler dişlerini sıkmasına sebep oluyordu öte yandan ruhunun çığlıklarını zapt etmeye çalışırken, Nefal'in yüzüne bakan gözleri and içiyordu. Bunu yapanları bulacak ve ölümü yavaş yavaş verecekti. Nefal'in uyanmadan geçirdiği her anda onlar da o kadar çok acı çekeceklerdi ki tan yeri, o uyanancaya dek hep karanlık kalacak, daima kırmızıya bulunacaktı.
*
1 Şubat'ta görüşmek dileğiyle :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)
Teen FictionOnları bir araya getiren aileleriydi ama bir arada kalmalarını sağlayan sevgileriydi. Şimdi hayat kimi için daha zor, kimi içinse daha eğlenceli olacaktı. Aşk kimine hiç beklemediği anda gelecek, kimisiyse sahip olduklarını kaybetmemek için savaşaca...