19

10.3K 476 77
                                    

Havalar git gide ısınmış, ramazan ayı gelmiş hatta sonlarına yaklaşılmıştı. Gülizar hanım ve Hasan bey rahatsızlıklarından dolayı oruca kalkamıyorlardı. Firuze yine her zamanki gibi ilk önce kendisi kalkmış ve sahur hazırlığına başlamıştı. Tarhana çorbasını kaynamaya bıraktığında yedi tane yumurtayı haşlamaya koydu. Yukarıdan tıkırtılar gelmeye başladığında Göktürk'ün uyandığını düşünmüştü.

Göktürk, Tahir abisinin horultularına daha fazla dayanamayıp üzerinden atlayarak alt kata indi. Mutfakta sahur hazırlayan Firuze'yi görünce uyku mahmurluğunu üzerinden atarak kızın yanına ilerledi. "Güzelliğim yine erkenden kalkmış." Dedikten sonra tarhana çorbasını karıştırmak için başında durdu.

"Göktürk salata malzemelerini doğrar mısın sen de?" Dedi yeşil gözlerini melül melül Göktürk'e döndürerek. "Tabi ki, yardıma kalktım zaten." Dedi. Firuze uzaktan Göktürk'e öpücük attığında Göktürk'te öpücüğü eliyle tutuyormuş gibi yaptı.

"Ramazandan sonra hep beraber Şarköy'e gidelim mi gezeriz?" Diye sordu Göktürk. Aklından çok güzel planlar geçmişti. Belki ev tutup kalırlardı bile. Hatta kandırabilirse Yılmaz'ı de peşinde sürükleyerek götürürdü. Tabi abileri illaki sorun çıkartırdı buna.

"Bilmem ki Gülizar teyze ne der?" Firuze'de hayal ettiğinde çok güzel olacağını düşünmüştü. Daha önce, Şarköy yakın olsa bile hiç gitmemişti ve Göktürk söylediğinde çok heyecanlanmıştı.

"Ben kandırırım annemi sen onu bana bırak ama Yılmaz'da gelsin istiyorum abimleri kandırmak sana düşüyor." Göktürk Firuze'nin ne yapıp edip Cihangir abisini kandıracağını biliyordu. Tahir abisi ise pek takmaz diye düşünmüştü ama en çok onun karşı çıkacağını bilmiyordu. "Sen anneni ikna et diğeri bende ama kalamayız büyük ihtimalle işler falan var biliyorsun zor olur." Firuze dudaklarını büzüştürüp Göktürk'e baktığında Göktürk gülmüştü. "Olsun sabah erkenden gider gece döneriz yine eğlenceli olur."

"Sen Şarköy'e gittin mi ki?" Gitmişse de Firuze bilmiyordu annesinden de hiç duymamıştı izin istediğini. Göktürk Firuze'ye büyük bir sır veriyormuşçasına yaklaşarak fısıldadı. "Askerden geldikten sonra her gece Yılmaz'la Muzaffer amcasının arabasını kaçırarak giderdik. Harikaydı özellikle gece çok güzel oluyor." Dediğinde Firuze şokla bakmıştı Göktürk'e. "İnanamıyorum sana Göktürk annen, özellikle de baban öğrense varya seni bir güzel döverler. Hemde yaşına başına bakmadan yani." Göktürk omuz silkip salatalıkları doğramaya devam etti.

Her şey hazır olduğunda Firuze yüzünde büyük bir gülümseme ile sevdiği adamı uyandırmak için odasına girdi. Yatağında yüz üstü üzeri açılmış şekilde yatan adama baktığında yine içinden bir sürü hayaller geçiyordu. Gözlerinden kalpler çıkarak usulca yanına ilerledi adamın. "Cihangir'im uyan hadi." Omuzuna küçük bir buse kondurduğunda Cihangir yatakta sırt üstü dönerek ellerini gözlerine götürdü. "Hadi canım kalk." Dedi tekrardan, parmaklarını uzamış saçlara geçirerek dolaştırdı.

"Uyandığımda gördüğüm yüzün ilk seninki olması günümün güzel geçmesini sağlıyor." Dedi uyku dolu bir sesle. Gülümsemişti Firuze. Yıllarca bu evde sevdiği ile beraber yaşamıştı. Aşk neydi onu bile bilmezken Cihangir'i gördüğünde küçük kalbi hızlı hızlı çarpar, mutlu olurdu. Hep kendisini, hislerini bastırmak zorunda kalmıştı. Hatta kendisine bile itiraf edememişti yıllarca. "Bir günde sen beni uyandırsan keşke hep ben uyandırıyorum seni." Dudaklarını sevdiği adamın saçlarının arasına bastırdı. Kahverengi saçları ve mavi gözleri ile Cihangir'in hayatında gördüğü en yakışıklı insan olduğunu düşünüyordu.

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin