Cihangir onları kimsenin görmediğinden emin olduğunda Firuze'nin iki elini tutup sırayla öptü avuç içlerini. "Firuze'm, kalbimin yangını."
Bir elini genç kızın güzel saçlarının arasına götürerek yüzünü meydana çıkarttı. "Sen benim karşıma dikilip seni seviyorum dediğinde ben şu an senin düşündüklerinin hepsini teker teker düşündüm. Hepsini hesapladım. Ben kendimden de senden de eminim, asla korkma."
İçindeki sevgi artık dışarıya taşacakmış gibi hissetti Cihangir. Bu his çok farklıydı, bambaşka bir şeydi.
Yeşil gözlü, güzel kızın dudaklarına küçük bir buse kondurduktan sonra mavi gözleri, kızın kızarmış yanaklarında gezindi.
"Çıkacaksa kavga gürültü, aşkımız yüzünden çıksın."
Firuze başını yana eğerek sevdiğinin güzel yüzünü izledi.
Cihangir'in dudakları bu sefer genç kızın boynuna değdiğinde huylanarak kollarını sevdiğinin boynuna sardı.
"Korkuyorum sadece anla beni de Cihangir'im. Kendim içinde değil ben senin ailen ile aranın açılmasına sebep olmak istemiyorum."
"Sen her şeye değersin Firuze."
Firuze elini Cihangir'in yanağına koyduğunda mavi gözler karşısındaki yeşil gözlerin içine baktı aşkla.
Dudakları yavaşça ait olduğu yere ulaşmak üzereyken duydukları sesle hızla uzaklaştılar birbirlerinden.
Karşılarında sert yüz hatları ile duran Hasan beyi gördüklerinde ikisi de çekinmişlerdi.
"Bana ne olduğunu anlatacak mısınız?" Yüz ifadesine oranla ses tonu oldukça sakin çıktığında Cihangir şaşırmıştı. Dedesinin söyledikleri aklında dolaşırken göz ucuyla Firuze'ye baktı.
"Seni bekliyorum Cihangir."
Cihangir kendisinden emindi, ne olursa olursun her şeyi söyleyerek artık önüne bakmak istiyordu. Firuze'nin gözlerine baktı, bir işaret bir cevap bekliyordu. Kendisi gibi onunda emin olmasını.
Firuze başını iki yana salladığında Cihangir hayal kırıklığı ile dolmuştu. Az önce boşu boşuna mı konuşmuştu yani?
"Hasan amca aramızda bir konu hakkında konuşuyorduk." Dedi Firuze. Cihangir bu saatten sonra tek bir kelime bile edemeyecek kadar kırılmıştı.
"Ne hakkındaymış bu konu böyle?"
"Bizimde konuşmamız bitmişti baba izin verirsen ben gidiyorum."
Nezaketen izin aldığı için babasının izin vermesine gerek duymadan ayrılmıştı yanlarından.
Firuze'nin kendisini sevdiğinden emindi emin olmasına fakat o böyle yaptıkça kendisi ile evlenmek istemediğini düşünüyordu istemsizce.
Sevmek çaba isteyen bir şeydi. Çaba göstermeden bir şeyin kendinin olmasını istemek bencillikti.
Firuze hiçbir çaba göstermeden olsun istiyordu.
Kalpler kırılacak, belki gözyaşları dökülecekti ama sonucu güzel olacaktı. Sonuçta sevmek eylemi kolay değildi. Hiçbir aşk, sevda kolay olmazdı.
Firuze'yi kırmak, üzmek istemediği için şu an yanından çekip gitmekte bulmuştu çareyi. Yoksa kalbini kıracağından korkmuştu.
Konuşup, dil dökmese kafiydi ama sakince konuşmuştu. Kendinden emin olduğunu söylemişti. Bunlara rağmen hala korkması delirtiyordu Cihangir'i.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRUZE
General Fiction"Çünkü kalple istenilen, mantıkla yapılandan daha mutlu ederdi." 1985 yılında köyde geçmektedir. *yetişkin içerikler barındırır.* Not: üstü kapalı bir şekilde yan rolde eşcinsel bir çift vardır!