38

2.9K 217 25
                                    

Arkadaşlar çok kısa çok kısa dediniz devamını da atıyorum bir önceki bölümü atlamayın sakın. İşlerimden dolayı bölüm araları uzuyor maalesef hem okul hem iş çok zor oluyor benim için fakat her bulduğum fırsatta yazıyorum. Bundan sonra da bölümler hafta sonları gelecek en fazla iki bölüm olarak.

Ve gerçekten hiç yorum yapmıyorsun ve bu benim motivasyonumu düşürüyor lütfen satır arası yorumlarınızı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. 🩵


Kısa bir süre sonra herkes yanına geldiğinde gözlerini teker teker onların üzerinde gezdirdi genç kız. Hepsini ayrı ayrı çok seviyor ve saygı gösteriyordu. Derin bir nefes alarak yeşillerini Hasan beyin ela gözlerine getirerek dümdüz baktı.

"Babamı kaybettikten sonra beni yanınıza aldınız, kendi evlatlarınızdan ayırmadınız. Dostunuza olan can borcunuzu ödeyip, verdiğiniz sözü tuttunuz. Bunun için size çok teşekkür ediyorum." Salıncaktan kalkarak önlerinde ayakta durdu.

Herkes kaşlarını çatmış Firuze'ye bakıyordu.

"Fakat artık sizin istediğiniz şekilde hayatımı devam ettirmek istemiyorum. Size saygım sonsuz, anlıyordumda sizi, sonuçta annesi babası olmayan kimsesiz bir genç kızım ben." Daha fazla düşündüğü şeyi açmak istemeyerek direkt konuya giriş yaptı. "Ben artık evinizden ayrılmaya karar verdim, annemle babamın evindi yaşayacağım ve ailemden kalan tarlaları da ayırmak istiyorum. Bu zamana kadar babamın emanetlerine göstermiş olduğunuz özen için tekrardan teşekkür ederim."

Arkasını dönüp ilerleyecekken Hasan beyin sesiyle durdu. "Sen ne dediğini zannediyorsun, ne Tarlası?"

Yüzünde oluşan tatlı tebessüm ile tekrardan Hasan beye döndü genç kız. "Söyledim ama işitmediniz sanırsam, babamın tarlalarından bahsediyorum. Hayvanlarını istemiyorum bugüne kadar bana baktınız sonuçta onlar sizde kalabilir."

Bahsettiği hayvanlarda göz ardı edilemeyecek kadar fazlaydı oysaki. Bu istediği yanlış değildi. Hakkı olandı. Babasının tarlaları Hasan beyin o zamanki olan tarlalarından çok çok fazlaydı ve babası vefat ettiğinde hepsi Firuze'ye kalmıştı. Onlarla da Hasan bey ilgilenmişti hep.

"Bu gece tüm eşyalarını toparlayıp taşınacağım bu evden, beni merak etmenize lüzum yok. Kendi başımın çaresine bakabileceğim yaştayım."

Daha fazla bir şey duymak istemediği için hızlı adımlarla oradan uzaklaşmak istedi. Leyla'nın evine gidecek ve onunla beraber kendi evini temizleyecekti. "Allahtan düzenli olarak orayı temizlemişim." Dedi kendi kendine yolda ilerlerken.

"Firuze!" Arkasından duyduğu sesle duraksadı genç kız.

"Git başımdan." Siniri üste çıkmış ve Cihangir'in yüzünü bile görmek istemiyordu.

"Bitanem ne olursun dinle beni." Mavi gözlü oğlanın sesi çatallı ve son derece üzgün geliyordu. Firuze'nin kalbi acımıştı. Durup arkasını döndü peşinden geliyordu sevdiği.

Cihangir yanına geldiği gibi genç kızın yüzünü avuçlarının arasına alıp özlediği kiraz dudaklara dudaklarını yapıştırdı.

Firuze elini genç adamın göğüsüne koyarak ittirdi. "Başkasının nişanlısısın sen! Ne hakla öpersin beni?" Dedi sesi titreye titreye. "Bunu düşünmek acı vericiydi fakat sesli dile getirmek ölümden daha betermiş Cihangir."

"Firuze sana yemin ederim düzelteceğim her şeyi. Şimdi onlara gideceğim ve yüzüğü geri verip seni sevdiğimi söyleceğim."

"Bunu bugün yapman mı doğru olan? Aferin mi bekliyorsun benden? Sevinmem mi gerekiyor bunu şu an yapıyorsun diye?" Dibine giren adamı elleriyle geriye itti. "Uzak dur benden senin yüzünü bile görmek istemiyorum şu an, korkaksın sen! Korkağın tekisin."

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin