İsteme merasimi bittiğinde herkesle selamlaşma başlamıştı fakat Cihangir hızla Firuze'nin kolundan tutup dışarıya çıkarttığında, evin içindeki çoğu kişi şaşkınlıkla baka kalmışlarken Cihangir traktöre binip genç kızı da yanına aldı ve hızla kendi evlerine doğru sürmeye başladı."Firuze iyi misin?" Diye sordu gözlerini bir an yoldan ayırıp sevdiğine bakarken.
"İyi miyim?" Dedi Firuze şaşkınla. Cihangir onu çok büyük hayal kırıklığına uğratmıştı.
Durup derin bir nefes aldı Firuze. Aldığı nefes ciğerlerine batıyormuş gibi hissetmişti.
"Sence nasıl olabilirim Cihangir?" Sesi sonlara doğru yükselmişti. "Sen resmen nişanlandın farkında mısın? Şu parmağına bak! Sen ne yaptığını sanıyorsun ya?"
Cihangir traktörü kenara çekip tamamen Firuze'ye döndü. "Birtanem..." dedi resmen fısıldayarak. Firuze'yi ellerinden tutup kucağına çektiğinde, genç kızın tuttuğu yaşlar yeşil gözlerinden birer birer akmaya başladı.
İnce parmaklarını sevdiği adamın boynuna sararak ağlamaya başladı. Tamamen bittiğini düşünüyordu ve bunun geri dönüşü olamazdı. Tamamen kaybetmişlerdi, aşkları yenik düşmüştü. Böyle düşünüyordu Firuze.
"Firuze'm, güzel kızım, bebeğim. Ağlama n'olursun."
Firuze sinirle Cihangir'in omuzuna vurdu. "Cihangir sen az önce ne olduğunun farkında mısın? Nişanlandın sen ya Allah aşkına."
Cihangir, Firuze'nin yüzünü elleri arasına alarak kendisine bakmasını sağladı. Yeşil gözler kıpkırmızı olmuştu ve yaşlar yanaklarından aşağıya süzülüyordu.
"Sana söz veriyorum ben bir yolunu bulacağım tamam mı?"
Firuze yaşlı gözlerini silip başını salladı usulca. "Hangi yolu bulacağını sanıyorsun sen?" Sesi titreyerek çıkmıştı.
"Ben benim için anne ve babanı karşına almanı istemiyorum Cihangir. Bir şeye de zorunda değilsin tamam mı? Sen resmen şu an o kızın nişanlısısın ve benim hiçbir şeyim değilsin. Buraya kadarmış demek ki."
Cihangir kaşlarını çatarak anlamaya çalıştı kucağındaki kızı.
"Zorunda kalmak mı? Firuze senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Kızım ben sana vurgunum."
"O zaman neden o yüzüğün parmağına takılmasına izin verdin? O yüzükle boğarım seni Cihangir."
Cihangir dudaklarını Firuze'nin dudakları ile birleştirdiğinde sanki çölde su bulmuş gibi heyecanlı ve hızlıydı öpüşleri.
"Anlamaya çalışıyordum çünkü şoka girmiştim ama bak ben bir yolunu bulacağım diyorum. Ben senden ayırlamam, seni bu kadar severken başkasıyla olamam Firuze. Ailem benim üzüleceğimi bile bile bana bunu yapmayı reva görüyorsa ben de onları üzmekten çekinmem."
"Olan o kıza olmayacak mı?" Firuze o kızı düşündüğünde onun içinde üzülmüştü. Cihangir'in orada susup hiçbir şey yapmaması o kadar canını acıtmıştı ki.
Yaşlı yanaklara küçük öpücükler kondurdu Cihangir. "Sana yemin ediyorum ben halledeceğim Firuze."
Anlamaya ve sindirmeye çalışıyordu olanları. Dedesi ikili mi oynamıştı yani? Cihangir her ihtimali düşünürken bir çıkış yolu da düşünmeye çalışıyordu. O an büyük bir şaşkınlık yaşamış ve ne tepki vereceğini şaşırmıştı. En önemlisi dedesi de oradaydı ve Firuze ile olan ilişkilerinde bir destekçiydi fakat bu gece resmen kendisine kız istemişti.
"İstemiyorum ben Cihangir." Dedi titrek sesiyle genç kız. İstemeye istemeye Cihangir'in kucağından kalkıp kenara oturdu. Yabancı hissetmişti kendisine bu oğlanı artık.
"Beni mi istemiyorsun, asıl senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?" Sesi hafif yükselmiş ve bu Firuze'nin daha da ağlamasına sebep olmuştu. "Zaten kavuşmamız çok zorken sen nasıl buna müsaade gösterirsin? Bu ikimizin tamamen kopması için en büyük adımdı ve sen göz göre göre bizi bitirdin." Artık göz yaşları durmuş ve mantıklı düşünmeye çalışıyordu Firuze.
Kendisi için ailesini yok saymasını isteyemezdi Cihangirden. Çünkü Firuze ailesizliği çok iyi biliyordu fakat Cihangir'in bundan haberi yoktu.
"Sana söz veriyorum Firuze'm düzelteceğim her şeyi ama yeter ki sen benim yanımda ol elimi tut."
Firuze'nin üzüntüsünün yerini yavaş yavaş sinir alıyordu. "Yakında evlenirsin o zaman da gelip bana aynısını dersin. Neredeydi senin o herkese meydan okuyan o cesaretin? Ya senin parmağına yüzüğü taktılar sustun, yüzüme bile bakmadın. Birlikte olduk diye istediğini elde etmiş mi hissettin? Sıkıldın mı benden?" Sesi her cümlesinden daha yüksek çıkmış ve her kelimesi Cihangir'in kalbime giren bir bıçak gibi canını yakmıştı.
"Bunu nasıl düşünebilirsin?" Diye sordu Firuze'nin sesinin aksine sakin bir ses tonuyla.
"Aklım almıyor sen bunu nasıl düşünebilirsin ya?" Dedi tekrardan duyduklarına inanamaz bir halde.
Sinir yavaş yavaş Cihangir'i de ele geçirmişti.
"Eve götür beni." Şu an hiçbir şey düşünmek istemiyordu Firuze. "Korkak." Dedi bağırarak Cihangir'in yüzüne. Cihangir irkilerek gözlerini kısıp Firuze'ye baktı.
"Sen benden daha korkaksın Firuze. Ben en azından her fırsatta bitirmeyi düşünmüyorum senin gibi."
"Kusura bakma ailenle aranın bozulmasını istemediğim için."
İkisinin de sinirleri gerilmişti ve Cihangir daha fazla burada dururlarsa birbirlerini kıracaklarını anladığı için traktörü eve doğru sürmeye başladı. Asıl kıyamet işte şimdi kopacaktı.
"Peki ya ailem nasıl beni hiç düşünmeden hareket edebiliyor Firuze? Yaptıkları mantıklı mıydı sence?"
Firuze kollarını birbirine bağlayıp cevap vermedi Cihangir'e. Nişanlandın sen dememek için zor tutuyordu kendisini.
Hepiniz Cihangir'e çok kızdınız biliyorum ama benim güzel çocuğum affettirir kendisini. 👉🏻👈🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRUZE
General Fiction"Çünkü kalple istenilen, mantıkla yapılandan daha mutlu ederdi." 1985 yılında köyde geçmektedir. *yetişkin içerikler barındırır.* Not: üstü kapalı bir şekilde yan rolde eşcinsel bir çift vardır!