♾️Cihangir, kaşlarını çatarak yanından ayrılan sevdiğinin arkasından koşarak gidip kolundan tutmuştu. "Yavrum ne oldu şimdi birden?" Firuze'de kendisini anlayamamıştı, omuz silkti.
"Yok bir şey." Dedi sinirli olduğu her halinden belli olan ses tonu ile. Cihangir anlayamamıştı hala neden birden böyle sinirlendiğini.
"Ben sadece seni seviyorum Firuze." Genç kızın yüzünü avuçlarının arasına almış, güzel gözlerinin en içine bakıyordu. "Bunca yıldır aradığım hep yanı başımdaymış ama ben zor görmüşüm."
Firuze, Cihangir'e en fazla bu kadar kızabiliyordu işte, gerçi neden sinirlenmişti onu bile anlayamamıştı.
"Annen öğrendiği zaman bana çok kızacak Cihangir." Dedi hüzünlü sesiyle Firuze. Gülizar teyzesini üzmek hiç istemiyordu ama insan kalbine nasıl söz geçirebilirdi ki?
Mavi gözlü oğlan genç kızın ellerini tutup dudaklarına götürerek küçük buseler kondurdu. "Ben bu eli bir kere tuttum Firuze ve ne olursa olsun bırakmayacağım. Gerekirse ailemi de karşıma alırım. Onlar benim üzüleceğimi bile bile bizi ayırmak isterse bende onların üzüleceğini bile bile onları yok sayarım."
Firuze, Cihangir'in söylediklerine sevinememişti bile. Kendisi biliyordu anne babasızlığı ama Cihangir bilmiyordu.
Belki de bencillikti yaptığı ama Cihangir'in elini bırakmak istemiyordu. Bu eli sımsıkı tutmuş ne olursa olsun bırakmayacaktı artık.
Göktürk herkes bir yerlere dağılmışken bacağı ile Yılmaz'ın bacağını dürttü. "Ne düşünüyorsun öyle kara kara?" Diye sordu yanındaki çocuğa. Hala kendisine kırgın olduğunu düşünmüyordu.
"Yakında babanlar başlar sana da evlen diye." Dedi ağzındaki baklayı çıkartarak.
"Diyemezler öyle bir şey, daha abimler evlenmedi. Sırası var bu işin canım." Nerede görüşmüştü büyüklerin evlenmeden küçüğün evlendiği?
Herkes yine toplandığında Tahir mangalı yakmış ve etleri pişirmeye başlamıştı. Rüzgarın yönünü hesaplayamadığı içinde mangalın dumanı tam oturdukları yere gelmiş ve herkes kalmak zorunda kalmıştı.
Güzel güzel etlerini yerlerken Cihangir küçük kardeşinin yine yüzünün asık olduğunu fark etti. "Ne oldu Göktürk sana?"
Göktürk Yılmaz'a bakıp yine abisine döndüğünde başını iki yana salladı. "Ben merkeze taşınıyorum yakında Cihangir abi." Dedi Yılmaz üzgün olduğu her halinden belli olan çocuk.
Herkes şaşırmıştı bu duruma, aileleri onaylamada arada Yılmaz ile kavga da etseler ikisi arkadaştı sonuçta ve Göktürk için Yılmaz'ın çok önemli olduğunu hepsi biliyordu.
"Neden?" Diye sordu Tahir merakla.
"Babam oradaki bakkalda çalışmamı istiyor, abim tek başına yetermiyormuş. Göktürk'te bu duruma üzülüyor."
Göktürk artık her şeyi içine atmaktan şok yorulmuştu ve bu yüzdendi bu ara sık sık gözlerinin dolması, ağlaması.
Herkesi güldüren bir yapısı vardı fakat kendi içinde çok hassas kalpliydi ve sevdiklerinin bazen tek kelimesi onu kırıyordu ama dışından bunu sadece şakaya vuruyordu.
"Oğlum gidersin arada yanına ne olacak?" Dedi Cihangir üzgün kardeşine moral vermek için. Bu yeterli olmamıştı tabi, hatta daha çok üzülmüştü Göktürk.
"Babam izin verir zaten abi." Dedi.
"Bak bence ne yapalım biliyor musun? Ben kaçırayım Firuze'yi orada bi ev tutalım hep beraber yaşarız mis gibi."
Bu fikirle herkes şok olduğunda Cihangir'in aklına çoktan yatmıştı, hatta nasıl bir iş yapabilir onu düşünmeye başlamıştı.
Babasına aşktan sevdadan anlamayan, sert ve bencil bir adam olarak görmeye başlamıştı. Annesi tam tersini söylese bile. Fakat annesi ve babası oğullarına her istediğini yaptırıp, oğulları bir şey istediğine hemen ters tepki veriyorlardı ve bu durum artık Cihangir'i fazlası ile doldurmuştu.
"Ya ben artık kendimi geçtim sizi düşünüyorum da, Yılmaz'ın babası ile bizim babamızın kavgası neden ikinizin arkadaşlığını ilgilendiriyor ben bunu anlayamıyorum."
"Abi çok üzerimize geliyorlar ben onları da anlamaya çalışıyorum hadi tamam ben gizli gizli Yılmaz ile görüşüyorum sırf onlar üzülmesin diye arkadaşımla görüşemiyorum ben ama size yaptıkları çok saçma. Sevdanın nesi kötü? İki kişinin birbirini severek evlenmesi kadar güzel bir şey mi var ya? Neden insanları sevmedikleri biri ile evlendirip bir ömür mutsuz etmeye çabalıyorlar?"
Cihangir Firuze'yi kollarının arasına alıp başına öpücük kondurdu. "Sen istersen ben valla kaçırırım seni Firuze. Orada kendi aramızda güzel küçük bir düğün yaparız." Cihangir sevdiğini beyaz gelinlik içinde hayal ettiğinde yüzünü kocaman bir gülümseme sarmıştı.
"Annenler burada nasıl yapacak? Tahir abim tek başına ilgilenmez o kadar işle."
"Yanına adam alsın çalıştırsın." Dedi omuzunu silkerek. Düşün düşün nereye kadardı. Birazda annesiyle babası düşünsündü. "Hem dedem kaç yaşında her işle kendisi ilgileniyor, babamında eli ayağı tutuyor sonuçta.
"Sen iyice gözü kararttın Cihangir."
"Bak bu fikri hepiniz düşünün." Dedi özellikle kardeşi Göktürk'e bakarak.
Arkadaşlar çoooook uzun bir süre ara vermişim gerçekten özür dilerim fakat bu bir ayda hikayeyi bitirip final yapmayı hedefliyorum. Ya resmen ne yazdığımı unutmuşum o kadar uzun bir zamandır bölüm yazamıyordum :(
Allahtan kafamdaki kurgu en baştan beri belliydi de ona göre devam edeceğim.
Okuyan yorum atan herkese teşekkür ederim 🙏🏼 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRUZE
General Fiction"Çünkü kalple istenilen, mantıkla yapılandan daha mutlu ederdi." 1985 yılında köyde geçmektedir. *yetişkin içerikler barındırır.* Not: üstü kapalı bir şekilde yan rolde eşcinsel bir çift vardır!