25

8K 447 35
                                    

Firuze'yi beklerken diğer yazdığım hikayelerime de göz atabilirsiniz 🙃💙

"Cihangir abi?"

Firuze aniden yüksek sesle Cihangir'e seslendiğinde Cihangir'in yüzü düşmüş, sinirlenmişti. Zaten herkes onlara bu yakıştırmayı yaparken işleri daha da çıkmaza sokuyordu. Cihangir'in düşündüğü şey şu an burada olanlara birlikte olduklarını söylemekti.

Onlar kendi aralarında konuşurken kulaktan kulağa yayılacak ve diğer insanların artık ikisini çift olarak görmelerini sağlayacaktı.

Cihangir hayal kırıklığı ile Firuze'ye baktıktan sonra önüne döndü.

Soruyu duymazdan gelerek Göktürk'ü aradı gözleri. Her çıkmaza girdiğinde ona yardımcı olan kardeşine ihtiyacı vardı. Göktürk'ü gördüğünde aniden yerinden kalkarak elini havaya kaldırıp seslendi.

"Göktürk!" Göktürk irkilip baktığında, Cihangir ilkten korkmuş olan kardeşine istemsizce gülümsedi.

Şu an için ne bu soruya cevap vermek içinden geliyordu, ne de Firuze'ye bakmak. Tek istediği buradan uzaklaşmaktı. Yoksa Firuze'nin kalbini istemeden kırabilirdi.

"Efendim abi?"

"Yılmaz'a bir şey sormam lazım benim önemli."

Göktürk'ün bakışları anında düşüp yüzü asılırken kardeşinin bu tavırlarına şaşırmıştı Cihangir.

"Peki." Dedi sadece başıyla Yılmaz'ın olduğu yeri gösterirken. Cihangir birkaç saniye için Firuze'ye baktı. Genç kızın yüzü asılmış, yeşil gözleri dolmuştu. Hemen de doldururdu yeşillerini, ona her ne kadar kıyamasa da şu an oldukça sinirliydi.

Bu sinirini üzerinden atmak için çok güzel bir yöntemde bulmuştu tabi, tam karşısında duran ve kardeşini üzmüş olan Yılmaz tam olarak sinirini atmak için uygundu şu an.

"Sen gel bakayım benimle." Dedi çocuğa başıyla arkayı işaret ederek. Göktürk'e çok bir şey sormasa bile bu serserinin bir şeyler yaparak onu üzdüğünü anlamıştı.

Yılmaz gözlerini kısarak Göktürk'e bir bakış attıktan sonra Cihangir'in gösterdiği yöne doğru ilerledi.

Önde Yılmaz arkada Cihangir ve Göktürk ilerlerken, Göktürk içinden abisinin ne konuşacağını düşünüp duruyordu.

İnsanlardan biraz uzaklaştıktan sonra Cihangir arkasına bir bakış atıp Yılmaz'a geri döndü.

Mavi gözlerini kısmış, gür sakallarını eliyle düzelterek kendisini bir miktar sakinleştirmeye çalışmıştı.

Şu an sinirlendiği Firuze değildi, ona asla kızamazdı zaten. Sinirlendiği şey zaten herkesin onları abi kardeş olarak görürken bunu düzeltecek bir imkan buldukları halde tekrardan başa dönmeleriydi.

Cihangir Firuze ile evlenmeyi düşünüyorken Firuze böyle yaparak bunu daha da imkansız hale getiriyordu. Sonuçta çocuk değillerdi artık.

"Sen bu çocuğu neden üzüyorsun lan?"

Cihangir, Yılmaz'ın dibine girmiş sesini yükselterek konuşmuştu. Yılmaz ve Göktürk şaşkınlıkla birbirlerine bakarken şaşkınlıktan ilk sıyrılan Göktürk olmuştu. "Abi üzmedi beni Yılmaz sen yanlış anladın." Cihangir elini kaldırıp Göktürk'ü sustururken Yılmaz'ın yakalarına yapışması aynı saniyede olmuştu.

"Adam gibi anlat bana yoksa Allah yarattı demem gebertirim seni burada."

Yılmaz konuşmak için ağzını aralasa bile kelimeler dudaklarından dökülmüyordu bir türlü. Bu durum Cihangir'i daha fazla çileden çıkartırken gözlerini kapatıp hızla geri açtıktan sonra kafasını Yılmaz'ın burnuna gömdü.

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin