1

28.8K 1.1K 188
                                    

Firuze sessiz olmaya çalışarak Cihangir'in odasına girdi. Uykusu çok derindi adamın, Tahir ve Göktürk bir kıpırtı duysa hemen uyanıyorlardı ama Cihangir'i uyandırmak için her zaman özel bir çaba sarf ediyordu genç kız.

Neyse ki böyle zamanlarda uykusunun derin olması işine yarıyordu.

Cihangir'in yanında duran sigara paketinden üç dal sigarayı çıkartıp kırmamaya özen göstererek göğsünün içine koydu, yavaşça Cihangire doğru yaklaştı.

Sırt üstü usul usul nefesler alarak uyuyordu. Uyuduğundan emin olduktan sonra arkasını dönüp odadan çıktı, kimseye yakalanmamak için sessiz adımlarla gıcırdayan tahta merdivenlerden aşağı indi. Kapıyı usulca açtığında tahta kapının gıcırdayan sesi, yankı yaptı sessiz evde. Etrafı kontrol edip hemencecik attı kendini dışarıya.

Her gece oturduğu büyük ağacın gövdesine çöküp, çıkarttığı sigaraları yeleğinin iç cebine koydu. Bir tanesini dudaklarına yerleştirip yaktıktan sonra derin bir nefes çekti içine.

Havalar iyice ısınmaya başlamıştı, yavaşça üzerindeki yeleğini çıkartıp kenara koydu. Günün en sevdiği zamanı, evdeki herkesin uyuyup yalnız kaldığı andı. Kendi başına kalıyor, hayaller kuruyordu genç kız. Günün birinde belki gerçek olur umuduyla.

Bir süre oturduktan sonra yeleğini de alıp kalktı oradan, başını gökyüzüne çevirip yıldızlara baktı. O kadar parlak ve çoklardı ki bayılıyordu yıldızları izlemeye. Yüzündeki gülümsemeyle evin kapısına gitti. Kapıya tam elini uzattığı sırada açılınca korkudan kalbi duruyordu az daha.

"Gecenin bu saatinde ne yapıyorsun dışarıda?"

Firuze elini kalbine koymuş sakinleşmeye çalışırken karşısında duran Cihangir abisine baktı. Ne diyecekti ki şimdi? Hiçte uyanmazdı aslında bu saatte.

"E, şey ben şeye gittiydim şey yapmak için."

Söylediğini beyninden geçirince alt dudağını dişleyerek baktı karşısında duran uzun boylu adama.

Cihangir başını çevirerek gülmüştü. Firuze'nin odasına girdiğini duymuştu, üstelik bir süredir ne yaptığını da fark ediyordu ama kendisinin itiraf etmesini istiyordu. Gerçi Firuzenin itiraf edeceği de yoktu. "İyi bende şeyi şey yapmaya gideyim o zaman." gülerek çardağa doğru gitti.

Oturduğunda kızın hala kapıda aynı şekilde durduğunu görünce hafifçe seslendi ona. "Orada öyle duracağına yanıma gelsene."

Utana sıkıla çardakta oturan Cihangir abisinin yanına gitti ve olabildiğince ondan uzağa oturdu. İnce parmaklarıyla oynuyor, korkudan dudaklarını kemiriyordu. Biraz aksiydi aslında karşısında duran çakır gözlü adam, hatta köyde Hasan amcalara da aksiler lakabını takmışlardı Hasan amcanın babası da sinirli ve ters bir adammış zamanında. Ama Firuze çok seviyordu Alişah dedeyi, hiçte diğerlerinin söylediği gibi aksi, sinirli biri değildi. En kısa zamanda ona gitmeyi aklına not etti Firuze. Cihangirde köyde siniriyle biraz nam salmış biriydi. Fakat Firuze normalde ondan korkmasa bile şimdi içindeki suçluluk duygusuyla korkuyordu. Kesin kızardı Cihangir ona şimdi.

"Valla ben bir şey yapmadım Cihangir abi..." Kendisini tutamayıp ağzından kaçırıyordu az daha, ama şimdi daha da çok korkmaya başladı. Dudağını yolmaktan kanatınca canının acısıyla bıraktı ısırmayı.

"Ben sana bir şey yaptın demedim ki Firuze." Normalden daha sakin ve kibar çıkan sesiyle biraz olsun korkusunu atmıştı Firuze. Şimdi ne diyeceğini nasıl kıvıracağını hiç bilmiyordu.

Cihangir karşısında utanıp sıkılan kıza gülerken başını çardağa yasladı. Bir süredir uykusunda garip garip rüyalar görüyor sonrasında da bir türlü uyku tutmuyordu. İki gecedir de odasına giren kızı fark ettiğinde çok şaşırmıştı. Hiç beklemiyordu Firuzeden böyle bir şey.

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin