16

13.5K 535 52
                                    

Cihangir gelen soruyla duraksamış, genç kızın saçlarındaki elini çekmişti. Firuze'nin tam karşısına geçerek küçük elleri, avuçlarının arasına alıp küçük bir öpücük kondurdu.

Firuze Cihangir'in çocukluğu, gençliğiydi. Kendisini bildiğinden beri bu küçük kız çocuğu hep peşinde dolanır, dizinin dibinden ayrılmazdı. Babası vefat ettikten sonra iyice Cihangir'e bağlanmış, Cihangir nereye gitse Firuze de oraya gider olmuştu.

Cihangir yirmi beş yaşında olmasına rağmen kalbi hiç kimse için atmamış, kimseyi istememişti yanında Cihangir.

Hissettiği bu hisler yeniydi onun için. 'Sana çocukluğumdan beri aşığım.' derse yalan olurdu. Hep korumak istediği, saçının telinin bile kırılmasına kıyamadığı yeşil gözlü, güzel, küçük kız çocuğuydu Firuze hep onun için.

Ta ki Firuze ondan uzaklaşıncaya kadar. Çok sevdiği o yeşil gözlerin, özellikle kendisine bakmaması, bakışlarını bile ondan esirgemesi dumura uğratmıştı Cihangir'i. Kendisi ile baş başa kalmış, yıllardır yerini bile unuttuğu kalbini hatırlatmıştı ona.

Firuze'yi başkası ile birlikte düşünmek fikri canını yaktığında anlamıştı, Firuze'nin onun için sadece kardeş gibi olmadığını. Firuze başkasını sevmesin, sadece kendisini sevsin, kendisi ile olsun istiyordu.

"Sevgilim yalan söylersem sana
Kopsun ve mahrum kalsın dilim
Seni seviyorum demek bahtiyarlığından
Sevgilim yalan yazarsam sana
Kurusun ve mahrum kalsın elim
Okşayabilmek saadetinden seni
Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim
İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar
Ve göremesinler seni bir daha."

Cihangir sevdiği şairin, sevdiği bir şiirini okumuştu Firuze'ye. Kelimelere dökemediği içindeki hislerini anlatsın istemişti satırlar. Karşısındaki genç kızın gözleri dolduğunda Cihangir başını yana eğerek alt dudağını sarkıttı. "Ağlarken çok çirkin oluyorsun ağlama." Firuze duygusallıktan çıkıp sahte bir kızgınlıkla dilini çıkarttı oğlana.

"Bak ya..." Cihangir de aynı şekilde Firuze'ye dilini çıkarttığında Firuze ağlamanın eşiğinden kendisini çıkartmış, gülmeye başlamıştı.

Cihangir koyunlara bir bakış atıp hepsinin kendi halinde olduğunu gördüğünde başını Firuze'nin dizlerine koyarak uzandı. Genç kız dizlerine yatan sevdiğinin saçlarında ellerini usul usul gezdirirken uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mutlu olduğunu düşünüyordu.

Ona olan sevdasını haykırmak, içinden geldiği gibi doyasıya yaşamak istiyordu fakat içinde bir korku vardı. Yanlış mı yapıyorum acaba hissi içinden hiç gitmiyor, anın tadını çıkartmasına müdahale ediyordu. "Bakma öyle dolu gözlerle gözlerime."

Güzel kızın elini avucunun içine alıp bileğine öpücük kondurdu Cihangir. Firuze Cihangir'in alnına düşen küçük saç tutamlarını eliyle arkaya doğru ittirip sevdiğinin saçlarının arasına yüzünü götürüp derin bir nefes aldı. Dudaklarını sakallı yanağına bastırıp koklayarak öptüğünde iki genç gözlerini kapatmış kuzuların ve börtü böceklerin sesleriyle huzurla dolmuştu kalpleri. "Tam şu an zaman dursa ve ben hep senin kollarının arasında kalsam keşke." Firuze kalbinden geçen cümleleri sıraladığında Cihangir büyülenmiş gibi bakıyordu.

Cihangir Firuzeden etkileniyordu, bu inkar edilemez bir gerçekti. Kendisine bakan yeşil gözlerini, kumral saçlarını, gülümsemesini her şeyini ayrı ayrı çok beğeniyordu. Gün geçtikçe göreni kendine hayran bırakacak kadar güzel bir kız olmuştu Firuze.

Cihangir Firuze'nin bileğini tutup avucunun içini öptüğünde dizlerine yattığı genç kızın vücudunun verdiği tepkiyle şaşırmıştı. Kalbinin atışını yattığı yerden bile duyarken gözlerini genç kızın gözlerine kenetledi.

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin