Firuze yeni bir güne gözlerini açtığında geçen seneye göre kendisini daha huzurlu hissetmiş ve böyle hissettiği için de kendisine kızmıştı. Kendisinin doğduğu gün annesinin ölüm günü olduğundan bu zamanlarda hep aklına gelir ve hiçbir şey yapamayacak kadar kendisini üzgün hissederdi. Şimdiyse öyle hissetmiyordu ve bu seferde bu üzmüştü genç kızı.
Üzerine geçen gün Cihangir ile birlikte aldıkları uzun mavi elbiseyi giydi. Saçlarını yarısına kadar örüp yarısını salık bırakmıştı. Duvarda ki küçük aynanın önüne geldiğinde, kenarına sıkıştırdığı anne ve babasının fotoğrafına baktı uzun uzun. Fotoğrafta gördüğü ve Gülizar teyzesinin hep dediği gibi annesine benziyordu. Saçlarını, gözlerini ve normale göre uzun olan boyunu annesinden almıştı.
Cihangir'in boyu 1,90'ı geçikti, Firuze'nin ise 1,75 civarındaydı. Annesi de kendisi gibi uzun boylu bir kadınmış fakat Firuze'nin aksine balık etliymiş.
Gülizar teyzesi bazı huylarının da annesine benzediğini söylüyordu hep. O zamanlar dünyanın en mutlu insanı oluyordu Firuze. Annesine benziyor olmak genç kıza tarifi mümkün olmayan bir mutluluk veriyordu. Saçını düzelttikten sonra mutfağa inmek için odasından çıktı.
Bastıkça gıcırdayan tahta merdivenlerden inerken Göktürk koşarak merdivenlerden atlayarak yanından indi. "Hey, ne bu acele?" Genç çocuk merdivenlerin başında durmuş, Firuze'ye döndüğünde ellerini havaya kaldırdı hızla. Bir anda kollarından tutulup kenara çekildiğinde Tahir abisini gördü. "Senin o dişlerini eline dökeceğim lan gel buraya it herif." Göktürk kısa bir soluklanmanın ardından koşarak evin kapısından kaçmıştı. Genç kız gülerek arkalarından bakarken mutfağa adımladı. Her zaman ki halleri olduğu için üzerinde çok durmamıştı. Göktürk sabahları abilerini sinir edecek şeyler yapardı hep. Çok kaşınıyordu bu çocuk.
Güzelce kahvaltılıkları hazırladığında Hasan amcası ve Gülizar teyzesi gelmişti. "Abini uyandırsana..." Diye seslendi Firuze Göktürk'e doğru. Göktürk'ün kendisine olan alaylı bakışlarıyla gözlerini devirdi. Aşık olduğu adama artık abi demek istemiyordu, böyle küçük kelime oyunlarıyla geçinebilir diye düşünmüştü... "Tahir abim beni dövdü hiç halim yok vallahi, sen uyandırıver." Genelde hep kaçabilse de bugün yakalanmıştı.
"Eh, peki madem ben uyandırayım." Mutfaktan yüzünü asarak çıktıktan sonra, merdivenlere geldiğinde büründüğü rolden çıkıp gülümsedi. Yeşil gözleri ışıldayarak girdi Cihangir'in yattığı odaya. Cihangir her zaman ki gibi yüzükoyun yatmış üzerinde hiçbir şey yoktu. Sıcak havaları hiç sevmiyordu Cihangir. Soğuk ve yağmurlu havalar vazgeçilmeziydi. Fakat yaz aylarında işler daha yoğun olduğu için yazı da bu yüzden seviyordu. Biraz dengesiz olduğunu düşündü Firuze.
Usulca sevdiğinin yanına gidip yanı başına oturdu. Parmaklarını saçlarına götürmüş, iç çekerek baktı aşık olduğu görüntüsüne. Ne zaman aşık olmuştu böylesine yoğun bir şekilde bu adama? Bunu kendisi de hiç bilmiyordu, sanki doğduğundan beri hep onu seviyormuş gibi geliyordu.
Cihangir sevilmeyecek bir adam değildi zaten. Mavi gözleri, uzun gür kirpikleri, koyu kumral saçları ve kirli sakalıyla göreni kendine hayran bırakacak bir yakışıklılığı vardı. Fakat Firuze en çok güzel kalbini sevmişti. Hiç anne sevgisi görmemiş, babasını da çok küçükken kaybettiğinden baba şefkatinden de mahrum kalmıştı. Cihangir ise ona hep sevgi ve şefkat göstermiş. Yeri geldiğinde abi, yeri geldiğinde baba olmuştu. Cihangir'e taşıması gerekmeyen yükler yüklemekten memnun değildi aslında. Bu Firuze'nin kendisiyle olan savaşıydı. Cihangir'in bunu sırtlanması gerekmiyordu. Ama öyle güzel davranıyordu ki Firuzeye, genç kız kendini birdenbire onu severken bulmuştu.
Parmaklarını çıplak sırtına koyup usulca gezdirdi sıcak bedende. Cihangir homurdanarak kıpırdandığında utanarak çekti parmaklarını. "Günaydın uykucu." Yüzünde büyük bir gülümseme peyda olmuştu. "Günaydın bitanem." Cihangir gamzelerini göstererek gülümsediğinde Firuze'nin kalbi mutlulukla çırpınmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRUZE
Genel Kurgu"Çünkü kalple istenilen, mantıkla yapılandan daha mutlu ederdi." 1985 yılında köyde geçmektedir. *yetişkin içerikler barındırır.* Not: üstü kapalı bir şekilde yan rolde eşcinsel bir çift vardır!