20

9.5K 495 51
                                    

Yorum yapmazsanız diğer bölümü yayınlamam ona göre 😪😌

Cihangir annesinin gözlerine bakıp ne düşündüğünü tahmin etmeye çalışıyordu. Annesi herkesi göndermiş ve kendisini evin az ilerisinde olan açıklık alana getirmişti. Annesinin bağırmasını, çağırmasını herhangi bir tepki vermesini bekliyordu ama kadın durmuş öylece kendisine bakarken Cihangir dayanamaz hale gelmişti. "Bir şey söylemeyecek misin anne?" Cihangir'in içi içini yiyordu.

Gülizar hanım az önce, yıllardır korktuğu şeyin başına gelmiş olduğunu öğrenmiş ve şoktan kaskatı kesilmişti. Firuze'yi sevmediğinden değil, onu kendi kızı gibi gördüğündendi şu an yaşadığı şok. Kadının gözleri dolmuş karşısında çaresiz bakışlar ile kendisine bakan oğluna ağzını açıp bir şey söyleyemiyordu. Ağzını bir şey söylemek için açıp kelimeleri toparlayamadığında geri tekrar kapattı.

Nasıl fark edememişti yanı başındayken, oğlunun evlatlığına sevdalandığını. Her şeyden önce aklına elalem geldi. Öğrendiklerinde konuşacaklardı, uygunsuz şeyler söyleyecek, iki çocuğunun da kalbini çok kıracaklardı. Hoş onları da bir derece anlayabiliyordu kadın. Sonuçta kendisinin bile aklına, aynı evde yaşayan ve tam kanlarının kaynadığı yaşlarda yanlış bir şeyler yapabilme ihtimallerini düşünmüştü. Gülizar hanımın bile aklına ilk bu ihtimal gelmişti. Gençlerdi. Yanlışın yanlış olduğunu anlayamayacak yaşlardaydılar. Hata yapmış olabilirlerdi. Bu ihtimal korkutmuştu Gülizar hanımı. Aklına birer birer dolan anılar yüzünden yapmazlar diyemiyordu.

Başını önüne eğip sordu oğluna. "Aranızda uygunsuz bir şey geçti mi Cihangir?"

Cihangir annesinin kendisine sorduğu soru ile şaşkınlıktan ağzı açık bakakalmıştı. Kendisini toparladığında kastettiği şeyi anlayarak yüzünü buruşturdu. "Anne sen ne saçmalıyorsun?"

Cihangir şu zamana kadar hiçbir kadına sesini bile yükseltmemişten şu an annesinin sorduğu soru ile sinirden gözü dönmüş ve sesinin tonunu ayarlayamamıştı. Gür ses tonu ile aniden bağırdığında kadın gözlerini büyüterek oğluna baktı. "Bana hiç öyle gözlerini belertme. Ağzından çıkanı kulağın duysun." Dedi tekrardan öfkeyle.

Cihangir annesine sırtını dönüp yüzünü sıvazlayarak sakinleşmeye çalıştı. "Biz Firuze ile birbirimize sevdalıyız. Fakat bu sevda aklında dönenler gibi değil. Ben onun üzüleceği hiçbir şey yapmam ona."

"Biz sizi kardeş gibi büyütmüşken sen Firuze'ye nasıl yan gözle bakabildin, miden bunu nasıl kabul edebildi?" Cihangir annesinin ağzından çıkan sözler ile midesinin ağrıdığını hissetti. Kulaklarının yanlış duyduğunu, beyninin yanlış algıladığını düşündü. Gözleri kızarmış bir şekilde annesine baktı genç adam. "Ben hiçbir zaman Firuze'yi kardeşim gibi görmedim." Dediğinde Firuze'nin ona ilk açıldığı zaman kıza söyledikleri geldi aklına. Evet o zaman yaşadığı şok ile kardeş sayılırız demişti fakat hiçbir zaman Firuze'yi kardeşi gibi görmemişti ki, Firuze onun her zaman arkadaşı, sırdaşıydı.

"Firuze bu eve gelmeden önce benim arkadaşımdı ve ben her şeyi algılayabilecek yaştaydım anne."

Gülizar hanım onaylamaz bakışlar atmaya devam ederken oğluna yaklaşıp elini yüzüne götürdü. "Yol yakından hemen bu ilişkiyi bitiriyorsun Cihangir. Sen daha benim söylediklerime dayanamıyorsun, millet konuştuğu zaman ne yapacaksın oğlum? İnsanların ağzı torba değil ki büzelim. Benim söylediklerimden daha ağırlarını söyleyecekler. Sadece kendini değil Firuze'yi de düşün." Cihangir annesinin elini yanağından çekerek uzaklaştı. "Senin destek olmanı beklerdim." Annesinden birkaç adım uzaklaştı.

Gülizar hanım ne hissedeceğini bilmiyordu. Firuze çok marifetli, hanım hanımcık bir kızdı. Onu gerçekten çok seviyordu ama iki evladının da canını yakarlardı kötü sözleri ile. Hem kendisi kabullense Hasan bey asla kabul etmezdi bu durumu. "Ben kabullensem baban kabullenmez bu durumu. O benim gibi bu kadar sakinde karşılamaz." Konuşurken başını aşağı yukarı sallayarak üzgün bakışlarla oğluna bakıyordu. "Tamam anne."

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin