|Benim Babam|Bölüm:63"Büyük Amca"

32 3 14
                                    

"Ne içersiniz?"

"Hiçbir şey. Al ifadeyi gidelim. İşimiz gücümüz var."

"Peki efendim nasıl isterseniz" telefonu kulağına götürdü.

"Kenan odaya gel." bana bakıp tebessüm etti.

"Siz kimdiniz acaba?"

"Cihangir Kaya."

"Halit Kaya'nın oğlu mu?"

"Evet."

"Sizin de ifadenizi almalıyız. Buyrun." eliyle işaret edince Cihangir kalkıp çıktı.

"Acelemiz var. Çabuk olursak"

"Tabi efendim." Kenan denen çocuk kağıtlarla içeri girdi.

"Hastanenin önünde 7 tane 9 milimetre kovanlar bulduk. Yanı sıra 7 kişi de öldürüldü. Hepsi cerrahi bir noktadan,aynı yerden. Ne bir santim geri,ne bir santim ileri. Olay anında neredeydiniz?"

"Evdeydik. Eşimle beraber. Ben hastaneye saat 12 de gittim. Üç kişi gittik. Aydın'dan geldik. Hemen yukarı çıkıp babamın yanına gittim. 12.07 tekrar aşağı indim. Kapının önündeydim. Kahve tepsisini devirdim. 12.10 yukarı çıktım babam eve git dedi. Eşimle beraber eve gittik. 13.57 tekrar hastaneye gittik. 14.21 de burdan içeri girdim. Başka bir şey var mı?"

"Hayır efendim teşekkürler. Sizi de yorduk. Şuraya imza attıktan sonra gidebilirsiniz." imzaladıktan sonra kimliği ve pasaportu alıp çıktım.

"Ne anlattın?"

"Saati saatine anlattım her şeyi."

"Ne zaman teslim oluyoruz?"

"Koskoca Cumhuriyet savcısını tutuklayacak değiller ya." güldük. Kemeri takıp kapıyı kapattım.

"Ee savcım ne ara alındı o pasaport?"

"Ha o mu? O yarım gerçek diyelim. Okulda vermişlerdi. Bir yere gitmiştik. Lazımdı. Sonra bizim savcı vardı. Babamın adamıydı. Onunkini almıştım. Ben de kalmış işte." kahkaha atmaya başladı.

"Neyse işimize devam edelim. Ara şu Ferit'i."

"Buyur abi."

"Hallettin mi dediğim işi?"

"Evet abla."

"Tamam evde buluşalım." Telefonu kapatıp gaza yüklendim.

"Abla iki gün önce adam yanımıza geldi." eliyle adamı gösterdi.

"Bana şahsına ait bir şey göster. Onu tanıyabiliceğim bir özellik."

"Gözünün altında 'K' harfine benzeyen bir şey ve yanında da yıldız vardı. Bilerek olduğu belliydi. Birisi yapmış. Ama sorduğumuzda kaza demişti."

"Adı sanı ne bu adamın? Nasıl bir anda aranıza girdi?"

"Mehmet Küçük abla. Aslan Kıraç geldiğinde kapıda bize iş aradığını ve Kıraçlar'la daha önceden tanıştığını söyledi. Aslan Kıraç aceleyle çıkarken. O şoför koltuğundaydı. Ama sabıkasına bakmıştık. Çok mühim bir şey yoktu."

"Sen bütün karakol, hastane ve havaalanlarına bak. Kısaca kimlikle girebileceği her yeri ara." Cihangir koşarak başka bir arabaya gitti.

"Sen de o gün orda olan ve şu an yaşayan bütün adamları bul. Mecliste bekliycem acele et." meclise girdikten sonra etrafı kurcalamaya başladım. Hepsi şirket dosyasıydı. Kapı açıldı.

"Adamlar kapıdalar abla." yakasına yapıştım.

"Efendini tanı ki yanında barınasın." yakasını bırakıp dışarı çıktım.

"Önce sen. 'K' izini gördün mü?"

"Efendim ben bir şey biliyorum." öne çıkan adamın yanına gittim.

"O iz Kıraçlar'ın imzasıydı. Büyük ihtimal size aitti. Çünkü Aslan Kıraç imza kullanmayalı yıllar oldu."

"Ben imza falan kullanmıyorum. Ben sadece kurşunla imza atarım. Bildiğim kadarıyla babama da ait değil. Başka kim Kıraçlar'ın imzasını kullanır?" volta atmaya devam ediyordum.

"O zaman tek bir seçenek var efendim." kafamı çevirdim ve ona baktım.

"Büyük amca Halil İbrahim"

|Benim Babam|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin