"Hemen efendim." o giderken ben de etrafta volta atmaya başladım.
'Vurduran her zaman ilk gelir.' Koşarak içeri girdim.
"Baba konseye haber salman lazım. Aslan Kıraç yaşıyor. En kısa sürede iyi olacaktır. Dedem söylemişti vurduran her zaman önce gelir."
"İşe yarar mı diyorsun?"
"Sen bana güven diyorum."
"Tamam arıyorum. Ha bir de annen seni sordu."
"Şu an ona vaktim yok."
"Işıl konuşmadık mı biz seninle?"
"Baba ben affedemiyorum o kadını. Hele bu kadar kolay hiç affedemiyorum. Beni bırakmasını geçtim. Seni bırakmasına kırgınım ben. O gittiğinde ben gördüm seni, ne hale geldiğini." sarılıp alnımdan öptü.
"Ben affettim birtanem."
"İşim var baba. Yoksa Kıraçlar varissiz kalıcak."
"Polisler seni sordu. Karakola da gitmen gerekiyor."
"Tamam hadi ben çıkıyorum."
"Işıl" Cihangir koşar adım yanımıza geldi.
"Ben anneme bakıyım. Kızım sana emanet Cihangir." o giderken bakışlarımı Cihangir'e çevirdim. Sanki kendi başımın çaresine bakamıyorum ya ben.
"Cidden bulamazsan kafana mı sıkıcaksın?"
"Evet hadi vakit kaybetmeyelim. Arabada konuşalım." Güneş gözlüklerimizi aynı anda takıp çıktık. Arabanın açılan kapılarına baktım.
"Cihangir anahtarı ver." iç cebinden çıkarıp bana uzattı. Şoför koltuğuna oturdum. Hızlıca hastaneden çıkıp karakola doğru sürdüm.
"Nasıl bulmayı düşünüyorsun?"
"Her yere haber saldım. Aslan Kıraç yaşıyor diye. Yarım bırakan gelip tamamlamak istiycek."
"Sence de tahmini bir şey değil mi?"
"Hayır bu teoridir. Hiç kimse yarım bırakana saygı duymaz. Ama gelip Aslan Kıraç'ı ben öldürdüm derse hele de kanıtlarsa o zaman İstanbul'u elimizden tamamen alır." park edip arabadan indim. İçeri girdik. Cinayet büro yazan kısma doğru yürüdük. Başkomiserin odasının önüne geldim. Tam girmek için hamle yaparken birisi gelip kolumu tuttu.
"Öyle elini kolunu sallaya sallaya her yere giremezsin." Gözlüğü burnumun ucuna indirip ona baktım.
"Elimi de kolumu da sallar her yere girerim." kolumu elinden çektim.
"Ukala."
"Haddini bil lan ne diyorsun sen!?" boğazına yapıştım. Cihangir beni zorla çekerek ayırdı.
"Noluyor? Ne bu gürültü?" Odadan çıkan adamla Cihangir'den kolumu kurtardım. Üstümü başımı düzeltip karşısına geçtim. Gözlüğü saçıma taktım.
"Alın içeri." Az önceki kızın söylediği ile sırıttım.
"Kimi alıyorsun sen içeri? Hayırdır yani?"
"Polise mukavametten içeri alalım arkadaşı."
"Yavaş al. Arkadaş demeden önce bir tanı, bak bir kim var karşında." Kimliğimi çıkarıp masanın üstüne koydum.
"Acınız taze Işıl hanım. Lakin kimliğiniz size dokunulmazlık hakkı vermiyor."
"Veriyor aslında." Cebimden çıkardığım siyah pasaportu üstüne koydum.
"Çok özür dileriz efendim."
"Cumhuriyet savcısına mukavemetten içeri alalım arkadaşı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|Benim Babam|
ChickLit"Geldik." İzmir F tipi cezaevi.. çocukluğumun geçtiği yer. Yavaş adımlarla içeri girdim. "Işıl gidiyorsun." Babam içeri girince ayağa kalktım. "Baba hiçbir yere gitmiycem ben. Yeter her yerde sürekli siyah takımlı zorba adamlar görmek istemiyorum...