"Kanka siz Selim'le gitsenize. Maya ile konuşmamız lazım."
"Önemli bir şey mi?"
"Evet" başımı sallayıp arabaya geçtim. Selim camdan başını yaklaştırıp kulağıma eğildi.
"Dikkat et. Tolga'ya güvenme."
"Merak etmene gerek yok." tebessüm ettim. O da gülümseyip gitti. Tolga da koltuğuna oturup kemerini taktı.
"Önemli olan şeyi söylesen mi artık?"
"Ha yoktu. Sadece yalnız kalalım istedim. "
"Neden böyle bir şey istedin ayrıca neden yalan söyledin?"
"Çok güzelsin. Belki takılırız biraz diye düşünmüştüm." gözleri eteğin açık bıraktığı bacağıma kaydığında boğazımı temizledim.
"Saçma sapan düşüncelerini kendine sakla. Gözlerine de sahip çık ki yeri değişmesin." güldü.
"Çıt kırıldım,ufacık tefecik, küçücük bir kızın bana neler yapabiliceğini merak ediyorum mesela." saçımı parmağına doladığında sahte bir gülümseme ile ona baktım. Issız bir yerdeydik. Araba durdu. Tamamen bana döndü.
"Sen beni tanımıyorsun galiba." elini saçımdan çektim.
"Tanışırız güzelim rahat ol sen." işaret parmağının tersi ile açıkta kalan bacağımda gezdirmeye başladı. Ürperti gelince hafif titredim. Parmağını büktüğümde çatırtı sesleri ve acıdan inleme sesleri geldi.
"Bak aptal. Ben ne sandığın kızlardanım ne de normal bir kızım. Ayağını denk al. Bunu yaşanmamış sayıcam. Bir daha olmasın. Bütün parmaklarını teker teker kırarım. Şimdi eve götür beni." Korka korka arabayı çalıştırıp sürdü. Sen gece görürsün.
Eve gelince inmeden önce ona döndüm.
"Sen gelme parmağın yanlış kaynamasın." dudağımın kenarı zevkle kıvrılırken yüzümdeki sırıtışın ne kadar sinir bozucu olduğunu tahmin edebiliyordum. Arabadan indikten sonra çantamdan anahtarı çıkardım. Hızlıca kulakları dolduran egzoz sesi ve kokusu vardı. Çocuklar da ağaç oldu. Yanlarına gittiğimde Selim kolumu tuttu.
"İyi misin? Tolga neden gelmedi?"
"Parmağını kırdımda biraz. Hastaneye gitmesi gerekti."
"Ne? Anlamadım bir saniye. Naptım dedin?" Kapıyı açtım. Rüzgar merakla bakmaya devam ederken sırıtarak ona döndüm.
"Mühim bir şey değil. Sadece parmağını kırdım." Kenardan ışığı açtım. Koltuklara yerleşirken Selim kahkaha atmaya başladı.
"Abi manyak mısın ne gülüyorsun? Arkadaşımız lan o bizim. Kalkıp yanına gidelim. En zor günümüzde bu kız yoktu hep beraberdik." Kayra'ya baktım.
"Seni zorla getirmedim veya arkadaşının parmağını da durduk yere kırmadım. Arkadaşına söyle o halde yavşamadan önce karşısında kim olduğunu öğrensin."
"Kimsin sen? Biz ne kadar tanıyoruz ki?"
"Abi tamam dur. Gel ikimiz gidip Tolga'ya bakalım. Siz de Yamaç'ı bekleyin." Umursamazca tamam anlamında başımı salladım.
"Abi Tolga'nın ne bok olduğunu biliyoruz. Kıza asılmış o da kendince karşılık vermiş. Maya haklı bu durumda."
"Aptal bir sürtük için zor zamanında yanında olanı satıyorsan gelme zaten." Sağ yumruğum ve tüm gücümü yüzünde kullanıdığımda o da koltuğa düştü. Selim araya girdi.
"Haddini bil seni sürte sürte kıvılcım çıkartırım." ben üstüne yürüyerek işaret parmağımı salladım. Burnu kanamaya başladı.
"Defol git evimden."
"Nerden evin oluyor lan eniştemin evi burası" o da üzerime yürümeye başladığında Rüzgar araya girdi.
"Bak şimdi bir tane daha çakıcam ağzının üstüne. Benim evim burası. Ben de Işıl'ım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
|Benim Babam|
ChickLit"Geldik." İzmir F tipi cezaevi.. çocukluğumun geçtiği yer. Yavaş adımlarla içeri girdim. "Işıl gidiyorsun." Babam içeri girince ayağa kalktım. "Baba hiçbir yere gitmiycem ben. Yeter her yerde sürekli siyah takımlı zorba adamlar görmek istemiyorum...