|Benim Babam|Bölüm:37"Ben sana aşığım"

45 3 15
                                    

"Bu nerden biliyor?"

"Burası Adana aşkım. Her karesi Kıraçlar'ın olsada belalar çekicidir."

"Çetin çıkmıyor musun?"

"Şimdi görürsün sen." Kapıyı babamın üzerine kitledim.

"Söyle aslan parçası derdin ne senin?"

"Haddini aşma küçük hanım. Bizim derdimiz babanla."

"Haddini aşan birisi varsa o da sensin Ali İhsan Kalay."

"Unutmamışsın küçük hanım."

"Sen hiç ayağına takılan taşı es geçtin mi? O hesap diyelim. Çünkü biz ayağımıza takılan her taşı kökünden sökeriz." Nişan alıp kafasına sıktım. Çatışma çıktı tekrar.

"Işıl aç şu kapıyı." Babamın kapısını açtım. Açar açmaz sol yanağımdaki sızlama ile başım sağa doğru düştü. Başımı kaldırmadım. Herkes bize bakıyordu.

"Sen benim işlerime burnunu sokmamayı öğreniceksin." Ellerimi karnımın üstünde bağladım. Yaramı tuttum.

"Özür dilerim baba."

"Özür dilemek yerine hata yapmayı kes artık. Büyüdün sen. Sen sıradan birisi değilsin. Kıraçlar'ın tek varisisin."

"Peki baba."

"Yıkıl karşımdan." Başımı yerden kaldırmadan avludan çıktım. Basket sahasının oraya geldim. Sahanın en karanlık köşesine gittim. Ayaklarımı kendime çektim. Başımı da dizlerimin üstüne koydum.

"Maya?" Kafamı kaldırdım.

"Gel güzelim üşütme." Burnumu çektim. Yanıma gelip çömeldi.

"İstemiyorum." Eliyle çenemden tutup kaldırdı.

"Maya, güzelim,hadi birtanem."

"İstemiyorum Berat." Üzerindeki ceketi çıkarıp omuzlarıma koydu.

"İstemiyorum al. Beni de rahat bırak." Yanıma oturdu. Sarıldı. Ağlamamam gerekiyordu. Tutmam gerek kendimi.

"Çok güzel bir fikrim var."

"İstemiyorum hiçbir şey." Ceketi atıp ayağa kalktım.

"Nereye?"

"Sanane. Yeter uzak dur benden. Nefret et. Yaklaşma. Sevme beni." Koşar adım sahadan çıktım. Taksiye elimi kaldırdım.

"Uzak dur benden. Beni sevme, nefret et."

"Bunu yapamam. Ben sana aşığım." Taksinin kapısını kapattım.

"Nereye gidiyoruz?"

"Hürriyet'e." Aynadan bana baktı.

"Oraya gidemem."

"Neden?"

"Hürriyet'in giriş çıkışı kapalı."

"Taşköprü'ye sür." Başımı dışarı çevirdim. Film şeridi gibi tokat yediğim sahne geçiyordu gözlerimden.

"Geldik." Parayı ödeyip indim. Köprünün tam ortasında durdum.

"Vay vay vay. Kıraçlar'ın tek varisi tek başına bu saatte birileri ile Taşköprü'de buluşuyor."

"Kes boşu. Sadede gel."

"Ne kızıyorsun Işıl Kıraç?"

"Engin vaktim yok."

"Ama çok vaktin olucak Işıl Maya Kıraç."

"Ne saçmalıyorsun sen?"

"Sen hala küçüksün. Büyü biraz." Arkasından gölgeler çıktı.

"Ne diyorsun lan sen?" Belimdekini çıkarıp yanındakilere sıktım.

"Sen her zaman benim köpeğimsin. Gel derim gelirsin,git derim gidersin hatta ben istersem kafana bile sıkarsın." Yanına gidip göğsünden ittim.

"Yanılıyorsun Işıl Kıraç. Biz kimsenin köpeği olmayız." Silahını çekti.

"Sık sık lan hadi. Cesaretin varsa sık. Maçan yerse sık lan."

"Sen bize canlı lazımsın Sayın Kıraç" arkamdaki sese döndüğümde ensemdeki ağrıyla yere yığıldım.

Gözlerimi açtığımda kafamdaki ağrı inanılmaz derecede artmıştı.

"Işıl iyi misin?" Yanımdaki sesle başımı kaldırdım.

"Kaya burası neresi?"

"Bilmiyorum." Işıklar açıldı. Gözlerimi kapatıp açtım.

"Uyanmışsın güzellik."

"Ne diyorsun lan sen?"

"Celallenme Kıraç."

"Engin çöz şunları. Konuşalım."

"Kızma Kıraç. Daha çok işimiz var."

"Ne istiyorsun? Para? İş? Araba? Ne istiyorsun onu söyle?"

"Hepsini mesela." Arkadan bir ses geldi. Başımı çevirmeye çalıştım ama kollarım bağlı olduğu için hareket edemiyordum.

"Çöz ben sana istediklerini veriyim."

"Ama önce en başından beri istediğim bir şeyi almalıyım."

"Ne istiyorsun?"

"Seni."

|Benim Babam|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin