"Nerden biliceksin ki?" Bir şey söylemesine fırsat vermeden odadan çıktım. Yukarıya çıkıp Cihangir'in yanına gittim. Yine sayıklıyordu. Yatağın kenarından yanına gittim. Kulağımı iyiyce yaklaştırdım.
"Işıl'a dokunma..Işıl.. Sana aşığım.. Işıl.." Hemen geri çekildim.
"Bırakma beni.. Işıl.. Dokunma ona.. Yalvarırım gitme.. Beni bırakma.. Sensiz nefes alamıyorum.." Bir anda kalkınca kafası kafama çarptı.
"Ah" geriye gittim.
"Işıl?" Gözlerini ovaladı.
"Özür dilerim. Yanında olamadığım için özür dilerim. Ama gelemedim. Çünkü Aslan Kıraç sana zarar vericeğini söyledi. Tehdit etti beni. Sana bir şey olsun istemedim. Çok özür dilerim."
"Tamam Cihangir açıklamana gerek yok."
"Ama burdasın. İyisin di mi? Bir yerine bir şey olmadı." Kalkıp kollarıma falan baktı. Kollarını tuttum.
"Ben iyiyim. Ama biraz konuşmalıyız."
"Önce bir sarılıyım. Çok korktum sana bir şey oldu diye." Sarıldı. Boğularak öldürmeye çalışmış da olabilir tabi.
"Tamam öldürüceksin beni."
"Hayır hayır ölümden bahsetmek yok."
"Sen az önce,rüyanda yani şey söyledin. Yani söyledin ki beni,yani bana.." gözlerimi kapattım.
"Beni mi seviyorsun?" Lütfen hayır desin. Hayır desin. Lütfen lütfen.
"Sen ne duydun?" Elini ensesine atıp kaşıdı.
"İki gündür beni sayıklıyorsun. Ben yani bilmiyorum neyse ben gitsem iyi olucak." Tam dönmüş gidicekken çenemden tuttu.
"Senin yanağına noldu?"
"Önemli bir şey değil."
"Deden mi?" Çenemi elinden kurtardım.
"Hayır düştüm sadece."
"Işıl bana yalan söyleme. Deden yapsa söylerdin. Baban. Baban mı?" Şaşırmıştı.
"Off Cihangir ısrar etme. Ayrıca babam vurdu napabilirsin? Gidip Çetin Kıraç'a mı karşı koyucaksın ya da Çetin Kıraç'a mı vurucaksın? Ne yapabilirsin? Yapılcak bir şey olsaydı ben çoktan yapardım." Dudağım titriyordu. Ağlamama az kalmıştı. Kendine gel Işıl. Kendine gel. Sarıldığında gözlerim daha fazla dayanamadı. Sol gözümden düşen tek damla yaş tişörtünü ıslatmıştı. Yüzümü avuçlarının arasına aldı. Baş parmağıyla göz yaşımı sildi.
"Üzülme güzelim. Halledicem ben her şeyi."
"Seni de çok kırdım."
"Sorun değil birtanem." Alnımdan öpüp başımı tekrar göğsüne yasladı.
"Cihangir üzülmeni istemiyorum. Ama ben sevebiliceğin kadar iyi bir insan değilim. Sen beni kafanda kurguladığın şekilde seviyorsun ama ben o masum, papatya gibi olan kız değilim." Cebimdeki kolyeyi çıkarıp avucuna koydum. Kalan son eşyalarımı da deri çantaya doldurdum. Dışarı çıktım. Avluda oturan babaannemin yanına gittim. Karşısına oturdum.
"Yanağına noldu kuşum?"
"Önemli bir şey değil."
"Doğruyu söyle Işıl. Kim yaptı bunu kocan mı?"
"Hayır babaanne o bana değil el kaldırmak, gözü değicek de canım acıycak diye gözünden sakınıyor. Ama oğlun ve kocan sanki küçücük kızmışım gibi sürekli döverek yola getirmeye çalışıyorlar. Ama bu kadar yeter ben anneme gidicem." Sandalyeyi devirip Ferit'in yanına gittim.
"Anahtarları ver."
"Eşlik ediyim abla."
"Anahtarları ver dedim." Cebinden çıkarıp tereddütle bana uzattı. Hışımla alıp arabaya bindim. Hızlıca ordan uzaklaştım.
Annem aranıyor..
"Güzel gözlü kızım. Neden hiç aramıyorsun?"
"Anne ben İzmir'e dönüyorum."
"Aşkım ben İstanbul'dayım."
"Tamam anne. Ben İzmir'e gidiyorum."
"Babanla mı kavga ettiniz?"
"Klasik Kıraç sorunları işte ya."
"Vurdu mu sana?"
"Hayır anne. Hadi görüşürüz."
"Bak yalan söylemiyorsun di mi?"
"Anne kapatıyorum. Araba kullanıyorum zaten."
"Sen niye tek başına geliyorsun?"
"Güle güle anne." Telefonu suratına kapattım. Çalmaya başladı. Bir babam bir Cihangir bir de Berat üçü de sırayla arıyordu. Camı açtım. Hiç düşünmeden telefonu fırlattım. Biraz ileride benzinlik görünce oraya yanaştım.
"Fulle." Arabanın arkasını açtım. Kıyafetlerimin olduğu bavulu aldım. Aslında buralardan uzaklaşsam çok daha güzel şeyler olur. Aklıma gelen tatil fikriyle bavulun içinden kot şortumu ve beyaz crop aldım. Spor ayakkabımı da aldım.
"Buyrun." Ücreti ödeyip arabayı kenara aldım. Marketin içine girip lavaboya gittim. Üzerimi değiştirdim.
"Bana bir parlement uzun olsun." Parayı ödeyip çıkıcakken hasır şapka dikkatimi çekti.kafama taktım. Hah şimdi tatil havasına girdim işte. Parasını ödeyip arabaya gittim. Aydın'a gitme kararı aldım. Ama hiç uyumadan 12 saatlik yolu nasıl gitcem? Giderim ya. Biraz su alsam çok iyi olur. Kıyafetleri falan arka tarafa fırlatıp tekrar markete gittim.
"Şu suları arabaya taşımama yardım etsene."
"Tabi efendim." O kasayı alınca bende arkasından yürüdüm. Parasını ödedim. Arka koltuğa koydu.
"Sanırım sizi dün televizyonda görmüştüm."
"Ne alaka?"
"Kan davası falan yazıyordu. Hayatı tehlikede falan işte."
"Benzetmişsindir."
"Işıl neydi ya?"
"Benim adım Işıl değil. Maya."
"Kusura bakma o halde."
"Sorun değil iyi günler." Kemerimi taktım. Gidelim bakalım. Şapkamı düzeltip gaza bastım.
"Aydın yolcusu kalmasın o halde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|Benim Babam|
Chick-Lit"Geldik." İzmir F tipi cezaevi.. çocukluğumun geçtiği yer. Yavaş adımlarla içeri girdim. "Işıl gidiyorsun." Babam içeri girince ayağa kalktım. "Baba hiçbir yere gitmiycem ben. Yeter her yerde sürekli siyah takımlı zorba adamlar görmek istemiyorum...