16.Bölüm

39.7K 2.7K 805
                                    

📍Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz

Nasılsınııızzz...

Sizi tutmadan bölüme alayım..

Keyifli okumalar ❤️

⭐ Yıldıza basmayı unutmayııın... Satır arası yorumları daa...

Duyurulardan, alıntılardan ve kesitler den haberdar olmak için beni instagramdan takip edebilirsiniz..
-servestizm-



*******
16.Bölüm

*******


"İstediğin gibi gez, nasıl rahat eder, nasıl istersen.." sonra bir cesaret dokundu genç kızın uzun saçlarına,

"Varsın saçların salınsın her yere, yer kalmazsa ben kenara çekilirim..."

Dilrûba'nın şaşıran yüzünü görünce dediğini dağıtmak ister gibi gülümsedi, omzundan tutarak dolaba doğru yönlendirdi şaşkınca duran kızı, "Çıkar üzerindekileri de rahat et, hamama gir yıkan gel.. Ben kapını beklerim.."

Dilrûba omzunda duran elin hafif tedirginliği, sözlerin garip hissiyle yaklaştı dolaba, ama ne yapıp ne edeceğini hiç mi hiç bilmiyor, üstüne de Giray üzünden aldığı dar nefesler yüreği sıkıştırıyordu. Başını çevirip bakmak istese yakınındaydı genç adam, çekiniyordu Dilrûba.

Bir yandan da onun dokunuşu korku mu veriyor güven mi çözemiyordu.

Tuhaf bir adamdı Giray, Dilrûba onun hakkındaki çoğu sorusuna yanıt bulamıyor, kendisine bakarken yumuşasa dahi perdesi kalkmayan gözlerine bir anlam yükleyemiyordu.

Zor bir adamdı.. Çok zor bir adamdı.

Ama nasıl oluyorsa güveniyordu Dilrûba.

Onun yaşadığı hayat ya da diğer insanlara olan tavrıyla ilgilenmiyordu hiç. Muhtemelen önünde bir başka insanı boğazlayıp öldürse bakışı değişmezdi Giray'a. Çünkü onun kendisine olan bakışının değişmeyeceğini biliyordu.

İlk kez böylesi değer görüyordu Dilrûba. İlk kez biri için en ön saflarda duruyordu. Biri önüne geçip kalkan oluyor, kendisi söylemeden canının sıkısını anlıyordu.

Daha korkmadan çekiliyor, bakışından başkasını yanaştırmıyordu.

Giray'ın aldığı gelinlik ya da takılarla hiçbir ilişiği yoktu. Giray'ın bakışıyla, görüşüyle, tavrıyla ilişiği vardı. Hem de epeyce.

O gün, o tüccarın öldüğü gün korumasız ve per perişan bir halde olmasına rağmen hiç küçümsememişti Giray. Karşısına geçmişti ama başı eğik durmuştu hep.

Koskoca ordunun komutanı hem de... Başını eğmiş, omuzlarını düşürmüştü.. Öksüz bir köylü kızının karşısında.

Buydu değer. Üstten üstten bakıp yardım eli uzatmak değil, düştüğü yere inip birlikte çıkarmaktı.

Giray tam da bun yapmıştı işte. O yüzden ne olursa olsun hayatı boyunca ona minnettar kalacaktı Dilrûba. Hem kendi için hem de babası için.

Çok uyanık bir kız değildi, deneyimlediği kadarını biliyor, bildiği kadarını da uyguluyordu. Çok konuşkan değildi, zaten öksüz olanlar konuşmadan önce susmayı öğrenirdi..

Öğrenmişti Dilrûba. Ama yeri gelince sesini çıkarmasını da bilmişti.

Etraftaki büyüklerden ne gördüyse öyle yaşamıştı şu güne kadar. Hayatın Leyla Mecnun hikayesinden ibaret olmadığını küçük yaşta öğrenmiş, her şeyin bir perde arkası olduğunu görmüştü..

GİRAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin