📍 Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz
Dün akşam gelecekti bölüm ama yetiştiremedim maalesef..
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıııınnn
Umarım sevdiğiniz bir bölüm olur, keyifli okumalaaarr...
Bölüm emojesi alalııım 💞😠
*******
22.Bölüm*******
"Evet. Aşk gibi..."
Dilrûba'nın yanakları allaştı duyduğu sözle, başını kaldırıp da Giray'ın yüzüne bakacak bir cesaretle doldu bir anlık, onun gözlerine bakmak istedi. Ama kısa süren bu cesaret aniden sönüverdi, başını hepten eğip ayak uçlarına baktı dudağını kemirerek..
Bundan sonra da ne olacağını, nasıl olacağını hiç mi hiç bilmiyordu.
Sahi, nasıl gelmişlerdi buraya kadar? Onca yolu nasıl kat etmişlerdi?
Daha dün Giray yüzüne bakmak için izin istiyordu, birbirlerine onca mesafe öteden ulaşıyorlar, hatta çoğunlukla ulaşamıyorlardı.
Şimdi ise karşısında dağ gibi dikiliyor, kendisine âşık olduğunu söylüyordu.
Yalnızlık ikisinin de terbiyesini vermişti demek ki..
Korkak değildi Giray. Belki çekiniyordu o tüccar bozuntusunun yaşattıklarından dolayı ama asla korkak değildi. Şu yer yüzünde isteyip de alamayacağı pek bir şey yoktu onun, Dilrûba düğününde de öncesinde de kendisi için yaptıklarını görünce iyice anlamıştı bunu.
Esasında biraz da o yüzden kıymetli geliyordu kendisine bakışı, konuşması.
Giray'ın konumuna rağmen kendisini öncelikli görmesi mutlu ediyordu.
Onca şeyi elde edebilecekken kendisi için bu denli ince ince uğraşması, düşünmesi, kıymet vermesi, ve daha nicesi. Kendine kaybettiği saygıyı, kendine vermediği değeri Giray'la yeniden kazanıyordu Dilrûba.
O uğraştıkça kendi değerini hissediyordu. Koskoca Giray Bey, bu denli gözünün içine bakıyorsa değerliydi tabii..
Böyle hissetmesi, kendine saygısını kaybedip Giray'la kazanmaya çalışması gülünçtü belki. Ama o evde aynaya baktığında düşkün bir kız çocuğundan başka bir şey görememişti Dilrûba.
Fersiz, çaresiz, ayakta dikilmeye dahi mecali olmayan, sadece babası yaşıyor diye yaşayan o kızla yaşamıştı onca zaman.. Yalnızlıktan kendine mecbur kalmış, bu yüzden de nefret etmişti aynalardan.
Hiçbir gayesi, geleceği olmayan karanlıkta kalmış o kızla, kendisiyle kalmıştı..
Ama Giray'ın bakışı ilk günden diriltmişti içindeki bir şeyleri. Görünüşü bile yaşama direnişti zaten Giray'ın, mücadelenin ne demek olduğunu tanımlar gibi dik ve mağrurdu her zaman. Dilrûba ölmeyi, toprakla temizlenmeyi dilerken Giray onca savaşın arasından aldığı hasarlara rağmen dimdik çıkmıştı. O ilk gün karşısında suçlanıp dururken bile çözümsüzlük yoktu aklında.
Her zaman bir çözüm buluyor, her zaman mücadele ediyordu. Sanki bir şeylerin savaşını vermek için gelmişti dünyaya.
Onun davranışıyla hatırlamıştı sırtını dik tuttuğu günleri. Onca kışı geçirmiş, tek başına bir evin geçimini sırtlanmıştı zamanında, böyle diz çöktüğü hiç olmamıştı. Unuttuğu savaşı tekrar görmüştü dizlerinin üzerindeyken, sonra tekrar kılıcını kuşanmıştı ve bu kez düşmanının karşısında çıktığında Giray hemen yanı başında elinde ipek urganıyla duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRAY
General Fiction***** "Saçların uzunmuş.." dedi ama tereddütü epey açıktı adamın. Ama bugün denilenden sonra yanlış anladı kız, adamın bundan rahatsız olduğunu düşündü nedense, daha yeni görüyordu Giray saçının hepsini. Tam olarak olmasa da düğünleri bile olmuşken...