📍 Hoş geldiniz..
İlk Bölüm:2020, 11 Aralık
***
“Keşif için Giray’la Ferhan’ın süvarileri önden gitsin.”
Sakallı yanağını kaşıyarak elindeki sopanın ucuyla yerdeki geniş haritanın küçük bir kısmını gösterdi. “Bu bölgede görünür görünmez tüm pusuları, hinlikleri boşa çıkarın." haritaya doğru bastırdı," Seferden önce tek bir neferimin dahi şehit düşmesini istemiyorum.”
Miğferinin kenarından aşağı doğru dökülen saçaklı zincirlerle yüzünün sert yapısı birleşince daha da korkutucu görünen padişah hiddetle genç komutanlarına baktı, işaret parmağını yukarı doğru kaldırdı, “Bir nefer bile verilmeyecek..” dedi.
Yanında duran Ferhan’ın sesli yutkunuşunu duyunca içinden dalga geçmek gelse de kendini tuttu Giray, başını eğip iradeyi eline alan hükümdarının buyruğunu kabul etti..
Başka şansı da yoktu zaten.
“Lağımcıların durumu ne? Bu savaşı onlar kazandıracak..”
Haritaların etrafına dizilmiş vezirlerden biri atıldı hemen, “Kazı için tüm ihtiyaçları hazır ettik hünkârım, mâlumunuz ki bu konuda yaptığımı-" padişah elini 'sus' anlamında kaldırınca hemen başını eğip sustu konuşan adam.
" Her gün aynını söylemene gerek yok." dedi sıkıntıyla. "Tophane ne durumda, bugün bana malumat verilmemesinin nedeni ne? Nasuh?"
Adı geçen adam hafifçe belini büküp selam verdi, "Hünkarım, gerekli maden bugün tophaneye ulaşmadı. Lakin yarın gün aymadan elimizde olacak."
Elindeki sopayla fethedilecek alanı inceleyen padişah donuk hareketlerle başını kaldırdı, "Biz bir yıldır ne için bu kadar emek sarf ediyoruz Nasuh Paşa? O deliklere o barutlar tıkılacak!"
"Hünka-"
"Benim bu noksanlıktan ne sebeple malumatım yok Paşa?" dedi daha baskın bir sesle..
"Hünkarım, ben de çadırınıza gelmeden az bir vakit önce haberdar oldum." diyerek ter döktü Nasuh, sabahtan beri birçok evrak işine baktığından bu bilgi tamamen aklından çıkmıştı.
Ama bu hata yaptığı gerçeğini değiştirmiyordu. Bu seferin içinde bulunmalı, padişahın gözünde yükselmeliydi. Sertçe yutkundu, bu sesi çadırdaki herkes duydu.
Padişah donuk gözlerini paşanın üzerinden ayırmadı, "Uyanık ol Nasuh. Uyursan, uyuturum."
Padişahın güçlü sesiyle odadaki herkes kıpırdandı yerinde.
"Cebecilerin ahvali ne?"
"Zırh yapımı için mevkiini verdiğiniz madenlerden cevher çıkarmıştık hünkarım. Cebecilerin hünerli ustaları ordunun tamamını zırha kuşandırdı. Eksiğimiz yok Elhamdülillah."
Bir süre daha gelişmeleri sordu, paşalarını, vezirlerini konuşturdu padişah. Eksikleri tamamlamaları için işinin başına gönderdi herkesi, odada sadece Giray, Ferhan ve padişah kaldı.
Ferhan önünde birleştirdiği ellerini ovarken dilinin ucuna gelip de çıkamayan sözlerini yutmaya çalıştı, arkası dönük halde bir kağıda yazılar yazan hünkarına doğru göz attı.
"Söyle Ferhan." diye emir verdi arkası dönğkken, "Neyin derdine düştün de için içini kemiriyor?"
Ferhan yutkundu, "Hünkarım, asker uzun zamandır sefere çıkmadı, bilgisi talimi kadardır. Malu-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRAY
General Fiction***** "Saçların uzunmuş.." dedi ama tereddütü epey açıktı adamın. Ama bugün denilenden sonra yanlış anladı kız, adamın bundan rahatsız olduğunu düşündü nedense, daha yeni görüyordu Giray saçının hepsini. Tam olarak olmasa da düğünleri bile olmuşken...