20. Bölüm

35.9K 2.9K 558
                                    

📍 Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınızzz..

Beni instagram ve Twitter'dan takip edebilirsiniz kullanıcı adım servestizm.

Keyifli okumalaaarrrr, umarım beğenirsinizzz ❤️💘

*******
20.Bölüm

********


Giray atını rastgele bıraktı köşkün bahçesine, indiği gibi de koşturdu kapıya. Yürüdü yürüdü, odalarının olduğu kanada gelince bir boşluk çarptı gözüne koridorda.

Bahriyeli yoktu..

"Nöbeti uykuya tutturuyor kesin.." sıkkın bir nefes aldı, "Alırım sabah ifadesini."

Odaya yaklaşıp bastı kapının koluna, ama kilitli olduğunu fark edince çatıldı kaşları, "Dilrûba?"

İçerden bir şeylerin düşme sesi geldi, kapıyı bir kez daha zorladı Giray. Üçüncüye kalmadan kapıdan anahtar sesi geldi ve açıldı.

Hâlâ çatık kaşları ve anlamaz bakışıyla olanı biteni anlamaya çalışıyordu Giray, ama bu çabası da çok uzun süremedi. Dilrûba yaşlı gözleri ve can havliyle boynuna atlayınca yaptığı tek şey onun narin belinden tutup kaldırarak odaya girip kapıyı kapatmak olmuştu.

Ve yokluğunda neler olduğunu öğrenmek.

Bir de Dilrûba'yı koynunda uyutup tüm dertlerinden arındırmak..

Hem gönül adamı hem devlet adamı olmak zor işti...

Hâlâ kolları boynuna dolanık halde olan Dilrûba'yı taşıdı odanın ortasına kadar, onun parmak uçlarıyla ayakkabısının üzerine basıp yüzünü daha çok boynuna gömmesiyle içinde bir sıkıntı peydah olsa da hissettiği huzur daha ağır bastı ve kapandı gözleri.

Salık saçlarını okşadı yavaşça, tedirgin bir halde kokusunu solumak ister gibi yaklaştı.. Boynuna vuran ve fersizlikle telaş arasında kalan hızlı nefesleri oldukça tedirgin ediciydi, kolları arasında yalnız olmadığını anlatmak ister gibi biraz daha sıktı onun bedenini, sarmaladı.

Neler olduğunu hemen öğrenmek istiyordu ama Dilrûba bir süre kendine gelemeyecek, konuşamayacak gibiydi. Sürekli daha sıkı tutunmaya çalışan elleri, korkuyla atan yüreği ve kesilmek bilmeyen ağlaması gayet net anlatıyordu durumunu..

Neler olduğunu fazlasıyla merak ediyordu, en büyük ihtimal ise onun tedirgin uyuduğu gecelerde gördüğü ve ağlayarak uyandığı kabuslardı. Her uyandığında yanında olmuştu, elini tutmuş, geçeceğini söylemişti.

Yokluğunda kaç kabus gömüştü Dilrûba?

Zaman verdi Giray, ağlaması iç çekmelere dönene kadar sarıldı, rahatlatmak ister gibi hafif hafif ellerini sırtında gezdirdi, saçlarını okşadı, hatta fark ettirmeden bir iki kez öptü de.

Öpmek de sayılmazdı pek, dudağını değdirmişti sadece. Ama yine de epey yabancı bir eylemdi Giray'a, ilerde bu konuda deneyim sahibi olmayı umuyordu.

Hâlâ odanın ortasında birbirlerine yaslanmış bir halde ayakta duruyorlardı. Bu en fazla temas ettikleri yakınlaşmaları olsa da Giray tam olarak sevinemiyordu, Dilrûba'nın yüzünü görse, ağlamasını dindirse rahat bir nefes alacaktı.

Genç kızın saçlarını okşamaya devam etti, onun kolları arasındaki bedenini tartamadığını, dizlerinin çözülmeye başladığını fark edince başını geri çekti, yüzünü görmeye çalıştı telaşla, "Dilrûba?"

GİRAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin