*****
"Saçların uzunmuş.." dedi ama tereddütü epey açıktı adamın.
Ama bugün denilenden sonra yanlış anladı kız, adamın bundan rahatsız olduğunu düşündü nedense, daha yeni görüyordu Giray saçının hepsini. Tam olarak olmasa da düğünleri bile olmuşken...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*******
40.Bölüm
*******
"Başka neler gördün Serim?"
Yanında başı hafiften eğik bir halde oturan kızı daha da konuşturmak isteyerek ısrar etti Dilruba, yaklaşık iki saattir burada ayrı kaldıkları zamanlarda olan biteni konuşuyorlardı.
Serim o geceden sonra nereye gitmişti, neler yapmıştı, nasıl iyileşmişti, kim yardım etmişti?
Milhanlı denen adamla kaldığı yere kadar biliyordu artık Dilruba. Onların aralarında çok daha derin bir mesele olduğunun farkındaydı, ama sormaya çekinmişti. Serim'in dediğine göre birbirlerini beğenmişlerdi.
Ama Dilruba artık bir kadınla bir erkeğin birbirine yakınlaşma ve beğenme evrelerini bildiğinden aralarındaki münasebetin beğenmekten öte olduğunu gayet anlayabiliyordu.
Yine de o adama bu konularda hiç mi hiç güvenememişti.
Serim de çok güvenilecek bir insan değildi esasında, fakat Dilruba nedense onun kendisine zarar vermeyeceğinden emindi. Zararı olacaksa da Milhanlı'ya olabilirdi.
Şimdi ise sabah geldiği gibi fark ettiği bir olayı anlatıyordu Serim. Birilerini gizli saklı birkaç iş yaparken fark etmişti.
"Giray Beye anlattım gördüklerimi, aslı astarı nedir tam bilmem. Nazlı Hanım'dan, ebelerden, Enderunlu denen adamdan konuşurlarken yakaladım o kadınları. Üç kişi vardı, ikisini Giray Bey sorguya aldı ama biri kaçmış." Derince bir nefes aldı Serim, "Bundan böyle şüphe ettiğim kimse olursa hemen alıkoyabilirmişim."
Başını salladı Dilruba, bu iyi bir karardı. Suçu olmayanlar sonrasında salıverilirdi zaten, fakat suçu olanlar kaçınca bulunamıyordu. Bulunsa vakit geçmiş oluyordu.
Biraz daha anlattı Serim, ona göre Nazlı Hanım'ın bu olaylar patlak vermişken köşkten ayrılması sağlığı için daha iyi olandı. Nedeni ise hamilelik yüzünden zaten buhranda olan ruh halinin Selime Hanım ve Sefir Hanım arasında geçecek sürtüşmede daha da yara alacağı düşüncesiydi.
Fakat bu laf söylendikten, konuşmaları bittikten yarım saat sonra köşk ayağa kalktı.
Dilruba işlemeli demir korkuluklarla süslenmiş penceresinin ardına geçip tülü biraz sıyırdı, telaşla gelen atlı askeri izledi. Giray'ın askerlerinden birine benziyordu.
Bağıra çağıra dediğine göre eşkıyalar baskın yapmış, Ali Merdan rehin alınmış, Nazlı yaralanmıştı.
Dilruba donup kaldı bu söylenene, Giray'ın öfkeyle köşkten çıkışı aklına geldi. Ya biliyordu böyle bir şey olacağını, ya da tahayyül etmişti.
