3. Bölüm

39.9K 2.4K 290
                                    

📍 Hoş geldiniiizz...

Keyifli okumalar...

Alıntılar ve bölüm bilgileri için: İnstagram:Servestizm
Wattpad: servestizm


****
Giray uzun süren yolculuğunun ardından atından indi ve kendisini görüp ağzı açık kalan birkaç askerle kısa bir şekilde konuştu.

Düşünüyordu. İnsanlarla konuşuyordu ama ne onların dediğimi tam anlıyordu ne de kendi söylediklerinin farkındaydı. 

Kendisine verilen emri düşünüyordu.

Bir yandan babasından emindi ama diğer yandan 'belki' diyordu. Böyle bir şey mümkün müydü?

Tek gelmemişti. Yanında güvendiği birkaç asker getirmiş onları da halktan ve zengin kesimden bilgi toplamak amacıyla göndermişti.

Kendisi bir eylemde bulunsa çok dikkat çekerdi. Gözünü kulağını halka ve ayanlara dikmişti.

Köşkün kapısından girdi ve şaşkınlıkla kendisine bakan birkaç yardımcıya Selime Hanım ve Beyhan Bey'in yerini sordu.

Annesi Selime serada yetiştirdiği bitkilerle ilgileniyordu, babası Beyhan Bey ise büyük oğlu Ali Merdanla birlikte çalışma odasındaydı.

Önce annesinin yanına gitmeyi tercih etti, onun coşkulu sevinci biraz olsun iyi gelecekti ona. Anneler her zaman iyi gelirdi.

Yönünü köşkün bahçesine çevirdi, kapısı açık olan seraya baktı özlemle. İki kişi vardı serada, kapısında da bir yardımcı.

Kadınların ikisi de eğilmiş fisil soğanları sırayla toprağa gömerken kapının yanında bir hareketlilik oldu. İlk Nazlı fark etti, oturduğu yerden kafasını çevirince iri yarı bir adamın seranın kapısından kendilerine baktığını gördü. Hemen duruşunu düzeltip peçesini kapattı ve Selime Hanıma seslendi kısık bir sesle.

"Selime anne kapıda biri var."

Selime Hanım gelininin sözüyle şaşırdı. Buraya destursuz kimse giremezdi, girmeyi geç önünden geçemezdi. Aheste aheste kafasını çevirip baktı. Başta anlayamadı.

Gözleri mi bozulmuştu?

Yoksa evlat hasreti gözlerine mi vurmuştu?

Sonra ikisinin de olmadığını anladı. Gözyaşları ondan habersiz gözlerinden süzülürken dudaklarına bir gülümseme kondu, evladını özleyen bir annenin haykırışıyla oğluna doğru koştu.

"Oğluum! Ah oğlum!! Nerelerdeydin sen? İnsan demez mi benim anam var babam var. Gözlerine uyku girmez. Niye erken gelmedin." Biliyordu aslında gelemeyeceğini. Ama anneydi ya, bu kadar sitemi hakkı olarak görüyordu.

Selime Hanım hem ağlayarak hem gülerek sarıldı oğluna. Koskoca adam iki büklüm oldu annesinin dizinin dibinde elini öptü.

Annesine sarılınca anlamıştı ne kadar özlediğini. Yıllardır süren savaştan ve verilen kayıplardan sonra eski pervasız oğlan olamıyordu. O zamanlarda olsa güler geçerdi anasının bu sarılmasına, ama şimdi gözleri dolmak üzereydi.

Kayıp görmeyen insan, tam olarak insan olamıyordu demek ki. Yakınlarının ölümüne şahit olduktan sonra kadir kıymet biliyordu insan.

Omuzlarına aldığı görevin ağırlığı da vardı, gözlerini dolduran sadece özlem de değildi. Bu evden bir cenazenin müsebbibi olarak çıkabilirdi.

Az bir ihtimal dahi olsa bu düşünce başını ağrıtıyor, kalbini korkuyla çarptırıyordu.

Annesinden ayrıldığında onun yanındaki kız dikkatini çekti. Masmavi gözlerini yere dikmiş, ellerini önünde birleştirmiş duruyordu. Az önce yüzünü gördüğünü de hesaba katarsa oldukça güzel olduğunu söyleyebilirdi.

GİRAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin