*****
"Saçların uzunmuş.." dedi ama tereddütü epey açıktı adamın.
Ama bugün denilenden sonra yanlış anladı kız, adamın bundan rahatsız olduğunu düşündü nedense, daha yeni görüyordu Giray saçının hepsini. Tam olarak olmasa da düğünleri bile olmuşken...
41.Bölümümüzde 41 kere maşallah alayım sizdeeeen mskxsldpd
Ayrıca sahurcu tayfaya selamlar mxkdkd, bölümümüze geçeliimm
Yıldıza bırmaklarınızı dokundurmayı unutmayınız..
Keyifli okumalaaarrrrr...
******* 41.Bölüm
*******
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
******
Elini ağırca pencerenin pervazından çekti Dilruba. Sefir Hanım'ın bakışlarının üzerinde olduğunu hissediyordu ama gözlerini Giray'dan çekebilecek gibi değildi.
Giray'dan ve meydanın ortasında boylu boyunca yatan cansız bedenden.
Sefa Bey.
Şunca yaşına kadar ancak adını duymuştu bu adamın. Çok büyük, epeyce de zengin bir adam olduğu ara sıra kulağına çalınırdı bu aileye gelin gelmeden önce. Emrinde yüzlerce, belki binlerce asker olduğunu duyardı.
Şimdilerde ise bu koskoca mülklerin sahibi adam, Dilruba'nın zevcinin elinde canını teslim etmişti.
Yutkundu Dilruba.
Gözleri kilitlenmiş halde aşağıya bakıyordu, kocası oradaydı, olması gereken yerde ancak şimdi duruyordu Giray.
Hünkar'ın tam sağındaydı.
Şaşkınlık ve korku iliklerine kadar işlemiş, o şaşkınlığın verdiği düşünememe halini yaşıyordu.
Giray'ın böyle bir adam olduğunu, konumu gereği bu infazlara benzer cezaları sık sık verdiğini, hatta bazılarını şimdiki gibi bizzat kendisinin yaptığını biliyordu.
Pek tabii biliyordu. Bilmemek mümkün değildi.
Fakat buna şahit olmak, bunu canlı kanlı görmek, bilmekten çok daha fazlasıydı. Dilruba bazı şeyleri perde arkasından bilmek isterdi, böyle yüzleşmek ağır geliyordu.
Giray'ın o kırmızı kadifelere sarılarak kendisine sunulan işlemeli kılıcı alışını, hiç tereddütsüz bir şekilde kaldırmasını, gözünü kırpmadan adamın cezasını kesişini gözünün önünden atamıyordu.
Üstelik yerde yatan mevtayı kimse de kaldırmıyordu. Her şey olağanmış gibi o koyu kan toprağı ıslatıyordu.
Sefa'nın başı gövdesinden ayrılınca ortalığı bir sessizlik almış, sonra insanlar birkaç tezahürat yaparak ses vermişlerdi.
Yutkundu tekrar, ne düşüneceğini bilemez bir haldeydi. Gözleri sadece meydanda dolanıyordu.
Giray'ın kızıla boyanmış kılıcı yanındaki muhafıza teslim edişi, ardından ağır adımlarla Hünkar'ın yanına geçip sağında duruşunu izledi. Dilruba'nın sabahtan beri görmeyi beklediği yerdeydi şimdi Giray, ama beklediği Giray bu değildi.
