📍Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz
Yıldıza dokanmayı unutmayınııııız...
Bu çizimler aşırı hoşuma kaçmaya başladı bu arada nsjksks
Beni takip ederseniz çok sevindirik olurum :)) 👉🏻servestizm 👈🏻
Keyifli okumalar... ❤️
*******
"Mektubunuzu ilettim Beyim. Dediğiniz gibi kuyumcularla terzileri de öğle vakti için haberdar ettim." Duraksadı, çoğu şeyi unuttuğu için not aldığı kağıdı kağıdı hızla çıkartıp okudu,
"Hah.. bir de Dilrûba Hanım mektubunuzu okuduktan sonra dedi ki, 'Beyiniz ikindi olmadan müsait olabilir mi?' dedi.. O zaman kendileri için daha münasıp olurmuş."
Giray'ın keskin bakışları altında yutkunup yanlış bir şey söyleyip söylemediğini kontrol etmek ister gibi elindeki kağıda gömdü kafasını. Ama eksik bir şey söylememişti.
Giray Bey niye öyle bakıyordu o halde?
"Beyim?"
Giray derin bir nefes alıp bir büyük bir adımla tüm heybetini göz önüne sererek yaklaştı çocuğa, "Dilrûba ile olacak olan izdivacımızdan haberdarsın değil mi Bahriyeli?" dedi.
Dedi ama kurduğu cümlenin etkisi bir süre küçük bir duman buğusu gibi dolaştı başının etrafında. İnce bir titreme geçti tüm vücudundan, cüssesine saygısından olsa gerek bir eli titremedi.
Hoş, böyle giderse yakında elleri de epey titreyecekti.
"Sen en başta söylemen gereken yerleri niye en son söylüyorsun Bahriyeli?" Bir adım daha yaklaştı, şimdi yukarıdan bakıyordu genç askere, "Hususi bir nedenin mi var? Yoksa alışkanlığın mı oldu?" alayvariydi sesi. Ve bu en ciddi halinden bile korkutucuydu Bahriyeliye göre.
Korkudan yutkunamadı bir anlığına genç asker, irileşen gözlerini nereye değdireceğini bilemedi. Gerçekten kellesi gider miydi? Titrek bir sesle konuştu Bahriyeli, "A-affedin Beyim."
Genç askerin bu haline güldü dudağının kenarıyla, elini dostça omzuna atınca olduğu yerde sıçradı Bahriyeli, bir anlığına gözlerini kapatıp Allah'ına kavuştuğunu düşünse de sonunda ölmediğini algılayınca yavaş yavaş gözünü açmaya başlamıştı.
"Tövbe bismillah."
Oğlanın bu halleriyle biraz daha dalga geçmek istese de zamanı yoktu Giray'ın, omzunu birkaç kez sıvazlayıp söze girdi hemen,
"Gördüğüm adamı öldürmüyorum Bahriyeli, korkma bu kadar. Hem.." Ders verir gibi başını eğdi, kaşlarının altından baktı oğlana, "Bundan sonra Dilrûba ile ilgili her husus öncelikli. İlk onun haberini vereceksin."
Can havliyle başını salladı Bahriyeli, ayrıyeten bir de yutkundu korkuyla. Kırk yıldır tanış olsalar da yine korkacaktı Giray'dan. Kızdığında öyle bir ifadesi oluyordu ki bazen hiç çekincesiz Beyhan Bey'i bile katledeceğinden korkuyordu onun.
Tabi olacağından değildi, ama tanımlamak gerekirse böyle duruyordu.
Onunla evlenecek kadına da yazıktı gerçekten, bir gece ansızın yastıkla boğulmak, bir kılıç darbesine kurban gitmek vardı... Giray Bey'in seslenmesiyle gözünde canlanan katlediliş sahnelerinden sıyrıldı yerinden sıçrayarak.
Hafif titriyordu hala.. Korkudan.
"Oğlum sen niye korkuyorsun benden bu kadar?"
Cevapla Bahriyeli, niye korkuyorsun? Cevaplanabilecek bir soru değildi aslında, bütün askerler korkardı Giray Bey'den. Sonuçta elini kolunu sallaya sallaya gitmiş devlet adamlarını ve epey zengin kesimin bir kısmını infaz etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRAY
General Fiction***** "Saçların uzunmuş.." dedi ama tereddütü epey açıktı adamın. Ama bugün denilenden sonra yanlış anladı kız, adamın bundan rahatsız olduğunu düşündü nedense, daha yeni görüyordu Giray saçının hepsini. Tam olarak olmasa da düğünleri bile olmuşken...