6.Bölüm

5.1K 468 46
                                    

Medya Şifa İstemem Balından. Kimden dinlersem dinleyeyim ayrı bir his yaşatıyor bu türkü. Sözüne, müziğine ve her okuyanına ayrı ayrı helal olsun.

Umarım bu yeni halini de eskisi kadar beğenirsiniz.

Herkese iyi okumalar...

                     *********** 

Afran yolun tam ortasındaydı. Elleri arkasında bağlı, bacakları açık bir halde bekliyordu gecenin hâkimi gibi yüzünde hiçbir mimik olmaksızın. Gözlerinin yeşilinde umut değil öfkeli bir acı vardı artık. Alacağı emanetinin kendisine her saniye biraz daha yaklaştığını bildiği için huzursuzlukla kaplı tuhaf bir huzur sarmalıyordu belleğini. Geçmişte nasıl ciğeri kor ateşlerle dağlandıysa, bu gece de Oğuz piçi yanacaktı, belki de buydu acısının içindeki huzurun asıl nedeni.

Oğuz'un peşindeki adamlarından aldığı habere göre yarım saate kalmaz burada olurlardı. Gün boyunca gülüp eğlenen çiftin çığlıklarını duymak için inanılmaz bir sabırsızlıkla yüklüydü yüreği. Piç kurusu olacakları anlamış olmalıydı ki son anda kaçmaya çalışmıştı, ama Afran işini asla şansa bırakmazdı ve yine öyle yapmıştı. En güzel kozu ise şimdi yolun ortasına, hemen arkasında eli kolu bağlı bir halde kurtarılmayı bekliyordu kuzu kuzu. Yerde, yolun ortasındaki Ömer Köksal'a baktı şöyle bir ve yeniden döndürdü yönünü Yola. 

Evet şu halde tek bir seçeneği vardı Oğuz Köksal'ın.

Oğuz aracın kapısını açtığında zalim bir tebessüm oluştu Afran'ın dudaklarında. İlk zaferi değildi ama yine de az geliyordu onun bu bitik halini görmek. Yıllarca asla birbirleri ile hiçbir husumetleri olmadığı halde her şeyi yakıp yıkan Oğuz Köksal'ın şımarıklığı olmuştu ve şimdi onundu ödenecek bedel...

"Ömer'i bırakın Afran! Onun günahı yok!" diye haykıran Oğuz korkuyordu doğrusu ama kendinden ziyade, kardeşi ve aracın içinde ki kız için. Elleri arkasında bağlı, yerde yatan adama yaklaştı ağır adımlarla. Gözleri ise sürekli kardeşi ve Afran arasında gidip geliyordu aniden değişebilecek sükût için. Sonunda yerde yatan kardeşine ulaştı ama yüzüne inen yumruk darbesi ile yere, Ömer'in yanına düştü genç adam. Tam bu sırada aracın açılan kapısının sesini işittiği an "Damla hemen araca dön!" diye bağırdı, kapıda bekleyen kıza.

Afran küçük kurbanına baktı. Üzerine dönük far ışıkları ile bembeyaz elbisesi içinde garip, adını koyamadığı bir görüntüsü vardı. Psikopatça bir gülümseme ve bakışla başını sağa yatırdı, aracın açık kapısı yanında duran kızı süzdü uzun uzun. Bu muydu yani Oğuz şerefsizine elini veren sürtük? Bu muydu Bahar'ına tecavüz eden şerefsizi seven kadın? Bir kadından ziyade korkak bir çocuğa benzeyen kızın görüntüsüne şaşırsa da aklını toparladı ve adamlarına döndü.

Kızın acele ile araca yeniden girdiğini gördüğünde kaşlarını çatarak söyleyeceklerini yuttu, ona doğru koşar adımları hızlandı. Kendisi ulaşamadan yetişen adamlar cama vursa da hiçbir şey yapamıyorlardı, çünkü kız aracı çalıştırıp, kapıları kilitlemişti bile.

Belinde ki silahı çıkardığı sıra Oğuz'un "Rahat bırak onu Afran!" diye haykırdığını duydu. Bir anlık bir gafletle Oğuz ile yerde eli kolu bağlı yatan Ömer'e döndü Afran, ama bu ona acı veren bir hataya neden olduğunda küfretti kendine. Zira aracın hareket etmesi tam da bu ana denk gelmiş ve yanından geçerken yalpalayan aracın yan aynası Afran'a çarptığında yere düşürmüştü adamı. Toparlanmaya çalışan Afran, kızın ardından atılan silahlarla deliye döndü.

"Ne yapıyorsunuz siktiğimin salakları, o kızı canlı istiyorum ölü değil!" Afran sağ kolundaki acıya aldırmadan kendi aracına giderken, kardeşine "Tugay, Ömer'i serbest bırakın ama Oğuz azıcık daha misafirim olacak!" diye emir verdi. Emrah'ı özellikle çıkarmıştı işin içinden. Onun aklından geçeni adı gibi biliyordu Afran, yine de kardeşinin aceleciliği asla uymazdı planlarına.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin