11.Bölüm

4.2K 426 29
                                    

Medya= Cem Adrian ve Mark Eliyahu (Derinlerde)

Daha Önce Mark Eliyahu'yu çok severek diliyordum ama bu sanat birleşimi muazzam olmuş bence. Öpüldünü.

İYİ OKUMALAR...

**************

Hacer öfkeyle daldığı odada, yatağın üzerinde çırılçıplak yatan kadına yanaştı. Gördükleri ilk defa yüreğini sızlattı. Kadının bedeninde iyileşmeye yüz tutan açık renkli morluklar ve yaralar vardı doğru ama şimdi gördüğü taze morluklar eskileri aratmayacak kadar çoktu.

Kapıya dönük sırtında ve bembeyaz yuvarlak kaçalarında morarmamış yalnızca birkaç küçük nokta vardı. İncecik omuzlar pençe pençe kızarıktı tıpkı bacakları gibi ama belli onlarda diğerlerinin ilerlediği yolda ilerliyordu acımasızca. Attan düştüğü sıra sırtında büyükçe bir morluk ve derin bir sıyrık vardı ama bel oyuğunda gördüğü parmak izleri yeniydi ne yazık ki.

Afran'a yıllardır duyduğu sadakat hissini ilk defa sorguladı kendi içinde. Tam beş senedir sadakat ve minnetle adama hizmet etmekten mutluydu Hacer. Afran ona göre bu dünyadaki erkeklerin en dürüst ve en iyisiydi. Zira yıllar önce bataklığın dibinden onu hiç karşılıksız çıkarmış özgürlüğünü vermişti. Hacer ise bu özgürlüğü onun emirlerine adayarak yaşamak istediğini söyleyince bu çiftliğe yerleşmişti. Hani yalan değil, yıllar içinde hiç sorgusuz beyi ne derse yapardı ama şimdi gördükleri... Yıllar sonra ilk defa bir ikilem tohumu yeşerdi yüreğinde.

Yerdeki çarşafı titreyen küçük bedene örttükten sonra odadan çıktı sessizce, geldiğinin aksine. Ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremiyordu Hacer. Kendisini neden kötü hissediyordu? Neden yeniden on altı yaşındaki Hacer'i görüyordu?

Kapının önünde düşünürken aklına gelen tek şey Afran'ın yanına gidip kızın durumunu söylemekti ama gel gör ki zaten o morlukların müsebbibini bizzat kendisine mi şikâyet edecekti? Biran yüzünü yeniden kapıya döndü içeri girip kızın yaralarına merhem sürmek için ama sonra başını öne eğip mutfağa indi.

Hem ona neydi ki? Bu kızın anası babası yok muydu? Niye düşmüyorlardı kızlarının peşine? Kocası olacak adamda umursamıyorsa neden beyi ile arasını bozacaktı ki onun için? Hiç görmemiş gibi yapmayı yeğleyerek ilerlerdi mutfakta kurulan masaya.

Masada oturan evin tüm çalışanları kıvırtarak içeri giren kadının ardından gelmesini bekledikleri Köksalların gelinini gözlüyorlardı. Hepsinin içinde ki o habis duygu gözlerinde ki acımasız ışıkta saklıydı ve çekinmeden dağlayacakları bedeni görememenin hayal kırıklığını taşıyorlardı. "Ne oldu kız, gelmiyor mu yoksam o? Bizimle aynı sofraya oturmaya mı tenezzül etmiyor?" dedi, karnı burnunda ilk çocuğunu kucağına almaya hazırlanan Elif.

Hacer hepsinin gözlerinde gördüğü merakla gülerek geçti yerine. Kollarını masaya dayadığı sıra yakasından taşan memelerinden hiçte rahatsız bir hali yoktu. "Kız yok. Afran beyim bunu öyle bir becermiş ki kolunu kıpırdatacak hali kalmamış." Ardından masadaki bekâr kızların yüzü kızarırken, evli olan dört kadın ellerini ağızlarına kapatarak onayladılar gülümsemeleri eşliğinde, kızın halini. Eh aslan gibi adamın altında olan kadından hal beklemek olmazdı da zaten.

Bir tek yaşlı Fatma kadın katılmadı onların bu hallerine."De haydi yeyin yemeklerinizi, daha iş çoktur" diyerek susturdu edepsizliklerinin çoğalacağını anlar anlamaz. Bekar kızlardan Emine, Fatma kadına dönüp iğneleyerek "Abla, biz eşek gibi çalışırken, o kadın yan gelip yatacak mı hep?" dedi.

"Emine, dilini dibine sok, kız dediğin her lafa garışmaz öyle." Hacer belli etmese de kızı haklı bulmuştu ama diğer yandan gözlerinin önüne gelen o küçük ve titreyen bedenle sessiz kalmayı tercih etti. Yoksa çok zehirli söz vardı dilinde, sürünesice kadına.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin