55.Bölüm

3.4K 459 135
                                    

Geçen bölümleri parlatmayı unutmadınız değil m canolarım. Bol yorum istiyorum bölümlerime na göre. 

İyi Okumalar...

Delal, her ne kadar salona giren adamla heyecanlansa da peşi sıra elinden tutarak getirdiği kadınla nefesi daraldı. Damla ile aynı havayı solumak istemediğinden öfkeyle çıktı dışarı, peşinden gelen Hacer'i görmedi bile. Mutfağa girdiğinde dört gündür evden gönderilen Zahide'yi yakaladı ve tuttu kolundan sorgulamak isteyerek. "O gün neden Afran'ın üstünde bir şey yoktu? Niye bu kadar kızdı sana Zahide?"

"Hanımım şey... Karısı da çıplaktı, şey işte yataktaydı ikiside..." dedikten sonra alı al moru mor olan kız gerisini getiremedi. Delal öfkeyle solurken gözleri doldu acıyla. Kendisi olmalıydı Afran'ın kollarının sardığı beden! Kendisi olmalıydı onun tohumunu sevgi ve aşkla karnında büyüten, o neidü belirsiz kız değil.

"Yanlış görmüş olabilir misin Zahide? Afran o kadını sevmiyordur, o beni sevecek çünkü o küçük orospu layık değil ona!" Öyle kırıldı ki kalbi, kendini ilk defa ihanete uğramış gibi hissetti Delal. O ara kulağına çalınan neşesiz kahkaha ile döndü ardını. "Ha haaayytt! Sen kimsin ki Damla'yı küçümsüyorsun ha?! Bana bak kahpe, Damla'mın adını ağzına bir daha bu şekilde aldığını duyarsam dilini kopartırım senin!"

Delal sözünü kesen kadınla ilk birkaç saniye dumura uğrasa da çabucak toparladı kendini. "Asıl sen bana bak hizmetçi, seni fena şımartmışlar anlaşılan ama hale yola sokmasını bilirim ben! Asıl sen kimsin ki benimle böyle sayg..." Delal o an yüzüne inen şiddetli tokatla yere düştü ve alnını buzdolabının kapağına çarptı.

"Tek bir kelime daha et bakalım Delal hanım, o zaman kim olduğumu zevkle öğretirim sana. O kızı kimseye ezdirmem anladın mı? Beni geç şu söylediğin tek bir sözün bile Afran ağamın kulağına gitse ne olursun düşün artık" derken eline doladığı kızın saçlarını geriye doğru çekiyordu Hacer. İstediği gözlerin de ki öfkenin boyutunu Delal'e açık açık göstermekti. Yoksa biliyordu bu saplantılı manyağın Damla'ya bir kötülük edeceğini.

Kızın başını savurur gibi bıraktıktan sonra su yeşili gözleri bu kez dedikoducu kıza döndü. "Sen de dilini tut yoksa kapının önüne konulman tek bir emrime bakar anladın mı beni?" Sessizce başı ile onaylayan kıza tehditkar bir bakış atan Hacer öfkeyle çıktı mutfaktan. Sarı saçlarını okşayan rüzgarı öfkesinden hissetmeyen kadın, kendisini hayranlıkla izleyen bir çift gözden de habersizdi.

*************

Öyle bir yol bulmalıydı ki Afran, kimse kızın peşinden gelecek cesareti bulamamıydı ama ne? Bu işten kurtarsa bile kızı, biliyordu rahat vermezlerdi. Hadi yanında götürdü diyelim, ne deyipte götürecekti?

Aklına gelenle Damla'yı kolundan tutup sürükledi tenha bir köşeye. Bulduğu yol bakalım Damla'sında ne gibi bir tepkiye sebep olacaktı?

"Damla, o kızı kurtarabilmemiz için tek bir yol var. Kızı güçlü biriyle evlendirmek." Damla adamın bir haltların peşinde olduğunu anlıyordu gözlerinde ki ışıltıdan. "Kiminle evlenecekmiş?" derken şüpheci bakışlarını asla çekmiyordu adamın gözlerinden.

"Benimle güzelim."

"Ne?! Asla olmaz!" Afran öfkeyle haykıran kızla kurnazca gülümsediğinde, Damla'nın aklından geçen tek şey onu oracıkta öldürebilmekti. Asla izin vermeyecekti Şevval'in Afran'la evlenmesine asla!!!

Ahh... Galiba kıskanmıştı akşam gözlüsü ve bu inanılmaz mutlu etti genç adamı. "Ne o kıskandın mı beni yoksa?" derken gülümseyerek, umutları; yeni bayram elbisesini giyinmiş bir çocuk kadar mutluydu.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin