12.Bölüm

4.1K 410 25
                                    


Adam sıkı sıkı sardığı ince beli daha çok kendine çektiğinde erkekliğine dokunan kalçalar yüzünden dişlerini sıktı. Şu an kıza dokunmamak için harcadığı güç, intikam duygusundan geliyordu ve neyse ki içgüdülerine gem vuracak kadar güçlüydü Afran. Hem onu bir kadın olarak görmeyi yediremiyordu kendine. Zira o sadece düşmanın diyetiydi, onu arzulaması saçmalıktı.

Yine de Damla bu eve geldiğinden beri ilk defa kendini bu kadar garip hissediyordu adam. Az önce dediklerini ise yuttu bile isteye, kızın "Adi bir pisliksin!" diye haykıran sesinin ardından.

"Demek öyle Köksal gelini. Anlaşılan sen inat edeceksin, ben ise seni zorlamaktan vazgeçmeyeceğim. Tek yapmaya çalıştığım canın artık yanmasın diye sana bir gerçeği anlatmaktı ama dinlemiyorsun madem sen bilirsin. Her neyse, sana kaçmaya çalıştığın için ağır bir ceza düşünmüştüm ama vazgeçtim, ne de olsa kendi cezanı kendin verdin. Şimdi söyle bakalım Damla, kocanla konuşmak ister misin?" dediğinde kızın ıslak saçlarına belli belirsiz dokundu dudakları.

Ahh kızın perişan gözlerindeki hüznü görünce "Söz veriyorum kızmayacağım Damla. Eğer onunla konuşmak istiyorsan konuşabilirsin" dedi.

"Hayır, onunla konuşmak istemiyorum. Sadece kardeşimle konuşmak istiyorum. Beni bırakmanı istiyorum."

"Olmaz sevgilim. Ya kocan olacak o piçle konuşursun, ya kimseyle. Ayrıca gidebileceğin gibi bir yanılgıya kapılma sakın."

"Neden?! Anlamıyorum tamam mı?! Neden burada kalmak zorundayım ki? Sonuçta istediğin şey oldu." Afran geçmişi hatırladığında önündeki kızın bileklerini tutup kendine çevirdi gittikçe soluklaşan yüzünü. Çok iyi anlamalıydı Damla gerçekleri.

"O benim karımı aldığında bana geri verdi mi? HAYIR! Kız kardeşim yeniden döndü mü bana? HAYIR! Bu yüzden sen de gitmeyeceksin Damla." Kızın titreyen bedenini görmüyordu öfkesinin selinden ama o kapkara bakışlarda ki nefret ve güç... İşte bu Afran'ı bir kez daha rahatsız etti. Nasıl bu kadar perişan halde olmasına karşın böyle cüretkâr bakabiliyordu? Nasıl rahatsız edebiliyordu kendisini bu pejmürde kız?

"Anladım ama benim ne günahım var?!" Bu isyan dolu haykırışıyla düşüncelerinden sıyrıldı genç adam.

"Hep aynı sorular! Cevapları defalarca söyledim sana! Sen artık burada kalacaksın, yakın zamanda Oğuz piçinin kız kardeşi de gelecek buraya. Rezil edeceğim o şerefsizi de ailesini de."

Genç kadın bir kez daha anladı asla çıkışı olmayacaktı buradan ama bir yolu olmalıydı. "Ben ona gitmeyeceğim ki. Bak tamam ne dersen yaparım ama bırak beni. Söz veriyorum kimselere bir şey söylemem, ona zaten gitmeyeceğimi söyledim ne olur bırak beni."

Afran zehirli yeşil gözlerine dönen kömür karası gözlere baktığında hafif bir tebessüm yer etti dudağında. En azından kıza gerçeği çarptırarak bir söz verebilirdi. "Peki tamam, sana ne dersem yaparsan, zamanı geldiğinde buradan gitmene izin veririm. Ama eğer Oğuz piçine gittiğini öğrenirsem saçlarından sürüye sürüye yeniden getiririm seni buraya ve ölünceye kadar çıkmana izin vermem."

"Ne zaman gidebilirim? Yani ne zaman bırakacaksın beni?"

"Şimdilik belli bir zaman yok Damla, senin durumuna göre bakacağız artık. Yalnız bir daha kaçmaya çalışmak yok, çünkü bu sadece sana zarar veriyor. Hem hadi diyelim kaçtın, beş metrelik beton duvarı asla aşamazsın. Hadi onu da aştın, bu kez de duvarın üzerinde ki dikenli teller yakar canını." Damla bakmaya dayanamadığı yüzde alaycı o gülümsemeyi gördüğünde bir kez daha nefret etti iliklerine kadar adamdan.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin