34.Bölüm

3.9K 353 73
                                    

34.bölüm

Afran karşısında duran yaşlı kadına baktı kısa bir an, elinde tuttuğu kâğıtları süzdü yeniden. "Demek benden habersiz onu hastaneye götürdün, muayyene ettirdin." Evet Fatma kadın ve Damla'nın çevirdiği dolapları okurken kızması gerekliydi ama yapamıyordu bir türlü. İçinden gelen tek şey ona, bu kötü yüreğine rağmen böylesi bir muhteşem bir hediyeyi ikinci kez veren  Allah'a ağlayarak teşekkür etmekti.

Yinede kendine zorlukla hakim olarak derin bir nefes aldı konuşmadan önce. "Neden bana hiçbir şey söylemedin Fatma, artık senin oğlun değil miyim ben?" derken sitem doluydu yosun yeşili gözleri.

"Değilsin! Sen benim oğlum olmayı bırakalı çok oldu ama Damla benim kızım. Hem onun dediklerinde haklı olduğunu bu gün gösterdin bana. Afran ağam, senin işlediğin her günahın ardından mezarında kaç kez ters dönmüştür Allah bilir."

"Ne dedi sana Damla?"

"Sen onu bir gece hamile sandığın için zorla hastaneye götürmüşsün çocuğu aldırmak için. 'Hamile kalarak beni tuzağa düşürebileceğini sanma, karnında ki bebeği ellerimle söker atarım' demişin, doğru mu?"

"Doğru, dedim ama.." Ahh işin aslını diyemiyordu yaşlı kadına. Hem nasıl derdi 'aslında o zamanlar ben Damla'ya dokunmamıştım, eğer hamile olsaydı bebek benden değil Oğuz'dan diye şüphe ettim' diyemiyordu işte. 

Sonra Damla'nın o zaman bakire olduğunu da açıklayamıyordu kimseye, yoksa yalanı ortaya çıkabilirdi. Başka bir yalan buldu kendince, aslında bir parça doğru da sayılırdı zikredeceği sözler. "Bak Fatma kadın bu diyeceklerimi kimseler bilmeyecek, annem ve kardeşlerim de dâhil. Özellikle Damla asla bilmeyecek. Askerdeyken ben bir kaza geçirdim ve tedavi oldum. Lakin sonunda doktor bir daha asla çocuğum olamayacağını söyledi. Bir umut diye tedavi gördüm bir ara ama Bahar öldükten sonra umursamadım. Sonraki kadınlarda hamile kalmadıkları için bu durumun devam ettiğini düşündüm.

Buna göre ben kısırdım ve çocuğum olmuyordu. Damla eğer hamile kalsaydı, o zamanlar tek düşüncem bebeğin benden olmadığı olacaktı. Çünkü Damla'yı tanımıyordum. Şimdi ise biliyorum ki o asla öyle bir kadın değil. Şaşkınım, hele şu ultrason fotoğrafını görmek, elimi ayağımı titretiyor. Korkuyorum umut etmekten, korkuyorum bunun bir rüya olmasından. Söyle, bu bebek gerçekten var mı?"

Fatma kadın şimdi anlıyordu olanları ama yine de kızgındı oğluna. Adamın gözlerine bakmamaya imtina ederek "Var, gözlerimle gördüm" dedi otoriter bir tonda. Adamın iri kemikli parmakları gözlerine giderek akan damlaları sildi ve gülümsedi. Yıllar sonra ilk defa mutluluktan ağlıyordu çünkü baba olacaktı.

Bahçe de Damla'yı bebeği aldırması için yaptığı baskı yalan da olsa çok yakmıştı canını doğrusu. Üstelik o zaman varlığına tam olarak inanmamıştı bile bu küçük mucizenin. Oysa Damla ismini bile düşünmüştü kız olacağına emin olduğu bebeğinin. Işık...

"Işık" dedi bir duayı mırıldanırcasına. "Bizim Işığımız olacak. Kız olduğundan bayağı emin Damla, adını bile koymuş bebeğimizin." Hayal alemine çoktan dalan adam kucağında kızlarıyla gördüğü Damla ile gülümsedi. Sonraki duydukları kanını dondurmaya yetmişti, sadece birkaç saniye içinde. "Öyle ama başta çok ağladı, çok korktu. O kadar ki aldırmak bile istediğini söyledi."

"Ne?"

"Celallenme hemen, haksız da sayılmazdı yavrucak ama kıyamadı işte yavrusuna. Bu kız daha Yirmi yaşında ama bebeği için senin gibi bir adamla bile savaşa hazırladı kendini. Onu koru Afran Bey, o bebek olmazsa gözlerinde gördüğüm sevdanın imkânı yok."

"Ne diyorsun Fatma kadın? Ne sevdası?"

"Dedim ya a oğul, sen benim ellerime doğdun ilk. Gözlerinde ki Damla'ya bakışlarından anladığım gibi, sabah benim evimde ettiğin itirafları da duydum."

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin