53.Bölüm

2.6K 383 48
                                    


Şehre girdiklerinde otele yönelttiği sırada aracı, başka bir düşünce doğruluğunu kanıtlamak istercesine sızdı zihnine. Damla ile birlikte otele yerleşirse insanların aklında küçük kadını geçici bir hevesmiş gibi yer edebilirdi. Asla buna izin veremezdi genç adam. Herkes Afran Soykamer'in kime ait olduğunu görmeli, ona göre davranmalıydı. Ah bir de güzel sahibesi bu kölesini sevse, kabullense. Genç adam bu imkânsızlıkla derin bir iç çekti elini bir saniye bile bırakmadığı küçük kadınına bakarken.

"Osman, konağa geçelim direkt."

"Olur beyim." Adamın gözlerinde ki soruyu görür gibiydi genç adam doğrusu ama akıllılık edip onaylamak dışında tek kelime etmemesi ile gülümsedi. Saat gece on olmasına rağmen kalabalık olan konağın önünde karşılanan gurupla Damla tedirgince Hacer ve Soner'e bakındı. Yanındaki adamdan ziyade onlara, hatta Osman'a bile daha çok güveniyordu genç kadın. Kendilerine gelen genç adamla tedirgin olan Damla ne yaptığının farkına dahi varmadan Afran'ın koluna sarıldı yine.

"Ağam hoş gelmişsen, buyur." Uzun boylu esmer adamın şiveli konuşması ile meraklanan kadın usulca kaldırdı başını. Afran bu hareketi hissederek yanındaki küçük Damla'sına döndüğünde kaşlarını çatmadan duramadı bir kez daha. Zira Damla, adama merakla bakıyordu. "Damla, baktığın insanlara dikkat et." Afran dişlerini öyle bir sıkmıştı ki sözleri tıslarcasına çıkıyordu dudaklarından. Neyse ki kadın ne olduğunu anlayarak gözlerini adamın yosun yeşillerine çevirdi birkaç saniyeliğine.

Afran kendisine doğru gelen adamın elini öpmek için uzandığını görmezden gelerek kadının elini tuttu ve konağın kapısından geçti. "Çiya nerede, Çalık?"

"Ağam etme eyleme, büyüdüm ben gayrı Çalık demesen. Bak evleniyorum."

"ÇALIK, Çiya'yı sordum, nerede?" Yasin, adamın bir şeye öfkelendiğini anlayınca suçlu bir ifadeyle "Ağam, eğlenceye diye götürdüler gelmedi daha" dedi.

"Benim geleceğimden habersiz miydi?"

"Yok ağam haberliydi."

"Haber et geldiğimi, ne bok yiyorsa gelsin hemen. Bu ne saygısızlıktır böyle?!" İçeri girdiklerinde kendilerini karşılayan kalabalığın içinden, çenesinde alt alta üç nokta olan bir kadın çıktı öne. Damla kadının kalabalıktan ayrılıp yanındaki adamın eline uzandığını gördü. "Ağam hoş gelmişsen." Sesi sıcaktı kadının gözlerinde ki kederli ifadenin aksine.

"Hoş bulduk demek isterdim Kader Hanım, ama kocan ağasını görmezden gelmeseydi. Çoluk çocuk tarafından kapıda karşılanmasaydık."

"Af buyur ağam gitmek istemedi ama durduramadı arkadaşlarını. Aç mısınız ağam, sofra kurdurayım hemen."

"Sofra istersem ev benim, yurt benim söylerim zaten."

"Elbet ağam." Damla adamın neden böyle kötü davrandığını anlamıyordu bir türlü. Normalde çalışanlarına karşı hiçte böyle sert değildi. Hatta onun garezi Damla'dan başkasına olmazdı. Kadının ezilip büzülen hali içine dokunmuştu doğrusu.

"Benim kat hazır mı?"

"Hazır ağam" Afran kadının gözlerinin eline takıldığını gördüğünde bekledi duyacağını bildiği sözleri. "Ağam kadıların odasını senin katın altına hazırlattım."

"Ben emir verdim mi sana böyle bir şey için? Çağır hemen çalışanları." Damla bir şeyler döndüğünü anlıyordu ama saf kalbi bu çirkinlikleri göremeyecek kadar temizdi. Yanlarına gelen kadın ve erkeklerde, tıpkı diğer kadının yaptığı gibi önce Afran'ın ellini öptüler, ardından başları önlerine eğik, elleri önlerinde bağlı beklediler sessizce.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin