22. Bölüm/2.kısım

4.3K 347 154
                                    


Afran çalışma odasına girdiğinde aklında dolaşan tek şey yukarıya bıraktığı kadının küçük yüzündeki kocaman gözleri ve korku dolu ifadesiydi. Artık başka türlü baksın istiyordu olmayacağını bilmeden.

Düşünmesi gereken onca şey varken, aptal gibi sürekli Damla'yı düşünmesine hiçbir anlam veremiyor, aşkı tanıyan kalbine soruyordu bunun sebebini. Olmazdı değil mi? İntikam için elinde tutsak ettiği kadının tenine âşık olmuş olamazdı! Küçücük bedeninde kimi zaman cesur çıkışları olan ruhuna âşık olamazdı hayır!

Aşkı biliyordu Afran ve böyle değildi daha önce sevdiği kadına hissettikleri. Hayatında Bahar varken kendini tamamlanmış hissederdi hep. O yanında değilken bile aklına gelen kadının hayaliyle tamamlanırdı ruhu ve bilirdi sevdiği kadının kendisini özlediğini. Şimdi ise eksikti, bu eksikliğin sebebinin Bahar olduğuna emindi. Ya da anlam veremediği başka bir şey, ama ne?

Aklında sorular varken asıl görevine nasıl odaklanabilirdi ki Afran? Belki de en iyisi sorun olarak gördüğü yeni duygularının anlamını çözmeli ve sonrasında Oğuz'a son darbesini indirmek için yeniden intikamına yönelmeliydi. Bunun için Damla'nın yanındayken neler hissettiğini düşündü ilk önce ve bir sıraya koydu aklındakileri.

"*Onun yanında kendimi yarım ve eksik hissediyorum.

*Ona dokunduğumda kalbim deliye dönüyor.

* Gözlerini benden kaçırdığını gördüğüm her defasında öfkeden onu öldürmek istiyorum.

*Adımı onun dudaklarından duymak istiyorum.

*Beni sevsin istiyorum. Allah kahretsin! Beni sevmesi gerekmez ki intikam alabilmem için, ama beni sevsin istiyorum!"

Bu sıranın daha çok uzayacağını bilen adam fark ettiği gerçekle delirmek üzereydi. Ona âşık değildi hayır ama onun kendisine âşık olmasını istiyordu, lakin kendisi için ne istediğini bulamıyordu genç adam. Çevresinde dolanan onlarca kadının gözlerinde gördüğü ve ilgilenmediği aşkı, Damla'nın gözlerinde görmek istemesinin nedeni yalnızca onun Oğuz'la evli olması mıydı acaba? O vakit neden o kadına bakarken gözleri sürekli onun teninde ki acı dolu izleri görüyordu ve neden ruhunda bir darlanma hissediyordu?

Baştan beri acımasızca kırıp döktüğü kadına başkası, hatta bu başkası kardeşi bile olsa zarar vermesini sindiremiyordu içinde. Oğuz onu seviyordu ve ilk zamanlar bundan hoşnut olan tarafı şimdi bir yangının ilk kıvılcımlarını davet ediyordu sanki. Kıskançlık mıydı bu gerçekten...?

Akşam vaktine kadar düşünerek aldığı kararların zararlarını göremeyecek kadar kördü genç adamın hisleri. Odağında var olan tek bir duygu ne kadar Afran Soykamer'in yapmayacağı bir hata olsa da bu kez yapacak ve onu kendine âşık edecekti. Sonrasında olacaklara henüz karar veremeyen genç adam işinin ne kadar zor olduğunu da biliyordu ama sabırlıydı. Hem de avının tuzağına düşmesini bekleyen usta bir avcı kadar.

Akşam yemeğini bile kaçırmıştı bu düşüncelerinin arasında. Umursamazca odasına çıkmak için hareketlendiğinde dakikalar sonra Damla'nın odasının kapısı önünde bulunca kendini şaşırdı. Yine de onu kontrol edip odasına inme kararı vererek girdi içeri. Yatağa usulca yaklaştığında gördüğü kadınla nefesi daraldı. Saçları dağılmış, yüzü kızarmış ve çok güzel görünüyordu. Üzerindeki triko kazağını çıkardı, pantolon ve çamaşırlarından da kurtulup usulca süzüldü yorganın altına. Bir kolunu kızın başının altına sürüklerken diğeri ile yüzünü okşadı. Artık sarıya dönen o izlerde kardeşine bir küfür daha savurdu.

"Damla" derken sesi oldukça sevecendi, öyle ki kendisi bile şaşırdı bu tona. "Damla uyan hadi." Mırıltılarla arkasını dönen kadının omzuna bir öpücük kondurdu. "Anne?" Kadının yine rüyasında annesini gördüğünü anladı, usulca tebessüm edip "Annen değil benim. Uyan bak ne diyeceğim sana."

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin