70.Bölüm

1.3K 88 2
                                    

70.bölüm

Kısa bir duraksamanın ardından dalan siyah gözleri, güzel kadının ela gözlerine baktı. Kadının elalarında, anlayamadığı bir duygunun oynaştığını gördü Damla. Sanki gözlerinde hasret vardı, bir parça şefkat ve...ve galiba aşk. O an anladı Damla bu kadın Afran'ın geçmişinden biriydi. Belki sevgilisi, belki de...

Ne yapmalıydı ki şimdi? Kocasının eski sevgilisine gülücükler saçarak hoş geldiniz mi demeliydi? Hayır tabii ki böyle bir şey yapmayacaktı! Öfkeyle döndü ardını ve tek kelime etmeden yukarı, yatak odasına çıktı. Hem dolabı düzenlemesi gerekliydi, nasıl unutmuştu bunu.

İlerlerken yanından geçtiği kocasının elinden tuttu ve kendisiyle birlikte sürükledi merdivenlere. O kadından hoşlanmamıştı, âşık olduğu adamı bu kadar güzel bir eski sevgiliyle birlikte bırakacak değildi. Ne var ki adamın sesi ve donan adımlarıyla durmak zorunda kaldı Damla.

"Ben birazdan geliyorum güzelim." Damla öfkeli nazarlarını kıstı ve sessizce, tıslar gibi tehdit etti adamı. "Bu kadın kim umurumda değil ama tanıştığınız çok belli Afran. Şimdi benimle yukarı çıkıyorsun ve onunla asla konuşmuyorsun."

"Ne demek istiyorsun akşam gözlüm." Afran ilk başta anlayamadığını Damla'nın dolan gözleriyle anlayınca yüreği sızladı adamın. Ahh bu kadın her şeyi yanlış anlamıştı. Kollarına çektiği kadını sımsıkı sardı genç adam. "O benim hiçbir şeyim değil güzelim, ne geçmişte ne gelecekte yemin ederim ama evet tanıdığım biri. İzin ver ne oluyor öğreneyim olur mu?"

"Hayır! Gitsin buradan, onunla konuşmayacaksın."

"Damla..." Damla arkasından gelen naif sese dönmeyi reddederek gözlerini Afran'ın yosun yeşili gözlerinden çekmedi. "Dinle beni lütfen..."

"Sen yukarı çık, ben çöpü atıp geliyorum güzelim." Derken gözleri Dilek'in üzerindeydi. Afran öfkeyle yaklaştığı kadının kolunu sımsıkı sararken bir yandan da eli ile kadının ağzını kapatmıştı çünkü gördüğü gerçeği bu şekilde durdurabilirdi ancak.

Bahçe kapısına çıktıkları an korumaların hepsine baktı öfkeyle. Bu sırada hâlâ ilerliyordu ki aniden yüzünde patlayan yumrukla sendeledi. Elinden kurtulan Dilek şimdi Oruç'un kollarında ağlıyordu. Oruç ise delirmiş gibi kollarındaki kadının iyi olup olmadığını kontrol ediyor, sevgiyle okşuyordu sarı başakları andıran saçlarını. "Gördüm onu Oruç! Neden bilmiyorum ama bana kızgındı."

Dilek hâlâ inanamıyordu kardeşini gördüğüne ama neden çekip gitmişti? Gözlerini karşılarında şaşkınca dikilen adama dikti. "Bu pislik benimle ilgili ona kötü şeyler anlatmış besbelli Oruç. Yoksa benim kardeşim tanımasa bile severdi beni."

Oruç ise Dilek'i dinlemiyordu, zira kadının bir sıkıntısı yoktu ama ya bebekleri? "Dilek sancın falan var mı? Bu pislik sana zarar verdi mi? Ya da bebeğimize?"

"Hayır, sadece dışarı sürükledi beni." Oruç bu sözler üzerine Afran'a döndü ve "Bir daha karıma saygısızlık edersen bir yumrukla yetinmem Afran." Afran ciddi manada neler olduğunu anlayamıyordu. Ne duydukları beynine ulaşıyordu, ne de Oruç'un burada olduğu gerçeği. Fatma kadının ölümünden sonra tüm irtibatı kesip atan adamı ne kadar özlediğini fark etti genç adam.

Evet bu adam kardeşi değildi ama kardeşleri kadar değerliydi Afran için ve istemsizce, ne yaptığının farkına bile varmadan kendisine öfkeyle küfür eden adama sarıldı sımsıkı.

Oruç ise şaşkınlıkla, sımsıkı sarılan adamın kendisinden ayrılmasını bekliyordu. Bu beklediği Afran değildi doğrusu. Daha çok öfkeden deliren, asıp kesen bir adam görmeyi bekliyordu Oruç. Bu Afran ise... Başka bir adamdı sanki, hem de "Hoş geldin kardeşim" diyerek kendisini karşılayacak kadar başka.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin