14-(İkinci Kısım)

4.1K 390 34
                                    


14-devam

Ertesi sabah, mutfağın en yakıcı dedikodusu kızların dilinde dolanıyordu arsızca. Namusun dilde, gözde, kalpte olduğunu anlamayan zihniyetlerin çürütmek istedikleri masunu kirletemeyeceklerini bilmeden kahkahaları taşıyordu adeta dışarı.

"Gerçekten Afran beyi çıplak mı gördün?!"

"He valla. Kız dedim ya, onun odasındaydı diye. Bir görsen, bu bir nazlanıyordu bir nazlanıyordu."

"Anaamm Gülay öldürür o karıyı, aha görürsün sen!" Yorgun bedenini mutfağa sürüklemeye çalışan Damla, kadınların söylediği sözlerle mıhladı adımlarını. Aklı havsalası almıyordu bu çiftlikte gördüğü kadınların neden böyle davrandıklarını. Zira kendisine defalarca kez hakaretler eden onlar değilmiş gibi yaptıkları dedikodulara kendi kalplerinde ki istekleri de aktarıp anlatıyorlardı gerçekmişçesine.

Kadın olduğu için tiksindi Damla kendinden. Hele ki gece yaşadıkları, kanını dondurdu bir kez daha. Neyse ki hamile değildi ve hem kendi, hem de o pislik günahsız bir canı öldürmekten kurtulmuştu ultrason ekranına uykulu gözlerle bakan doktor sayesinde. En çok şaşırmasına neden ise öğrendiği gerçeklerdi lakin kimse bilmedikten sonra adı temize çıkmazdı ki. E birilerine söylerse eğer o adam dediğini yapardı, onun gözlerinde bu çirkin vaadi ayan beyan görmüştü Damla.

"Kız sus sende, duymadı sanki Gülay. Hem o duymasa bile Hacer duyurur ona her şeyi. Adamın sesi saatlerce inletti evi resmen." Ardından gelen kahkaha sesleri ile gözleri dolu dolu arkasını döndüğünde çarptığı bedenle başını kaldırdı Damla. Gördüğü yosun yeşili gözlerle korkulu bir geri adım attığında sırtı duvarla bir bütün oldu ama duvar olmaktı asıl niyeti.

Adamın gülen yüzüne bakmaya çekindiğinden yerden kaldırmıyordu bakışlarını. Bu sırada açlıktan artık isyan eder gibi sesler çıkaran midesi ile yanakları al al oldu genç kadının ve elleri anında karnına baskı yaptı susmasını dileyerek. Karşısında duran adam mutfakta ki kızlara seslendiğinde iki kızda fırlar gibi çıktılar kapıdan. Emriye'nin gözleri aşkla bakarken, Songül'de farklı değildi ondan.

"Buyur Soner beyim" diyen esmer kıza göz kırpan adam gülümseyerek "Kızlar bahçeye kurun masayı, orada yiyeceğim. Üç kişilik servis hazırlayın. Ha bir de acele edin yoksa ikinizden birini mideye her an indirecek kadar açım" dediğinde kızlar kıkırdayarak koşturdular mutfağa.

Damla arkasından konuşulanların verdiği boğulma hissiyle odasına gitmek için yöneldiğinde "Yemekte bana eşlik etsene" diyen şakacı sesle durdu.

"Size afiyet olsun, aç değilim ben."

"Belli, karnın bando – mızıka eşliğinde halay çekecek neredeyse. Uzatma hadi söz veriyorum sana sarkıntılık yapmayacağım. Hatta üç kişilik servisten biri de Fatma anamın, eğer ağabeyimin kızmasından çekiniyorsan."

Evet gerçekten de ilk tedirginliği bu yüzdendi ama bir diğeri ise artık güvensizdi tüm erkeklere karşı. Adamı ister istemez süzerken aklında ki tek şey onun da diğer adam gibi güven vermeyen yosun yeşili gözlerin benzerliğiydi. Muhtemel ki o adamın kardeşi olmalıydı siyah saçlarının arasında hatırı sayılır beyazların yerleştiği bu adam.

Yaşının genç olduğu yakışıklı yüzünde ki kaygısız tebessümden belliydi ama neden saçları bu kadar beyazdı? Oysa kaşları ve yüzünde hafif bir gölge ile belli olan sakalları saçlarına inat gibi simsiyahtı. Boyu diğer adamdan kısa olsa da bedeni en az onun ki kadar geniş ve kaslı duruyordu. Adamın yanağında gamze olduğunu fark eden kız alay edercesine gülümsemeden edemedi. Allah bu ailenin erkeklerine oldukça cömert davranmıştı doğrusu, çünkü her şeyin fazlası vardı iki adamda da. Ne var ki insanlıktan yoksundu diğeri, bunu ise tanımak bile istemiyordu genç kadın.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin