42.Bölüm

3K 321 54
                                    

Betül kapıdan çıktığında, kulaklarına ilişen küçük bir bebeğin iç acıtan çığlıkları kalbini bir kez daha paramparça edince kapadı kulaklarını. Duymazsa canı acımazdı, görmezse özlemezdi ama özlemez miydi gerçekten? Odasına girdiğinde pencere önünden dışarıyı izleyen adamı gördü. Pişmanlıklarla yüklü iki kalp, kimseler olmadan yanlarında, karşı karşıyaydı artık.

"Daha sonra söyleyebilirdin Betül. İşler bu hale gelmeden kızımıza sahip çıkabilirdik."

"Öyle mi? Peki şimdi seni durduran ne? Ağabeyin mi, yoksa korkaklığın mı? Haaa... Yoksa o çok kıymetli intikamın mı Emrah? Ne şimdi aşağıda ağlayan o küçük bebeğe babalık yapmanı engelleyen?"

"Senin anlamadığın gerçekler Betül. Beni kızıma gitmekten alıkoyan ağabeyimden korkum değil asla. Eğer ondan korksaydım şimdi sen burada benim yanımda olmazdın. Bir kez aşka yenildim ve ağabeyimi ezdim. Bu kez babalık duygularıma yenilip Afran ağabeyimin yapmaya çalıştığı şeyi görmezden gelmeyeceğim."

"Öyle mi? Güzel bahaneymiş ama ben anlamadım ağabeyinin ne yapmaya çalıştığını. Aptallığıma ver anlat, ağabeyin ne yapmaya çalışıyor?"

"Zaman Betül, sadece sana zaman veriyor içinde ki duygularında anneliğinde yer vermen için, ama şimdi bunu da anlamayacaksın onun için yorma beni." Betül kesinlikle anlıyordu o adamın neden böyle gaddarca davrandığını. Elbette Damla'dan saklamaya çalıştığı gerçeği ortaya döktüğü için cezalandırmaktı niyeti Betül'ü. İyi, tamam ama Emrah'a neden böyle bir yasak koymuştu işte onu anlamıyordu genç anne...

**********

Damla o adamın aramasından sonra bekledi biraz daha. Ve sonunda zamanın geldiğini düşünerek elinde ki jileti bacağının iç kısmına bastırdı hafifçe. Doktor Seda çok fazla derine inmemesi konusunda uyarmıştı zaten ama Damla endişeliydi kanın yeterli olup olmayacağından. Bacaklarının arasından sızan kanın sıcaklığını hissettiğinde doğruldu yataktan. Elini kaldırdığında gördüğü kırmızılık, özgürlüğünün küçük bir bedeliydi Damla'ya göre.

Ahh kanın kokusunu aldığında midesinde ki hareketliliği hissetmemeye çalıştı. "Haceeer!!! Yardım edin ne olur, ahhhh...!!!" Seda'nın söylediğini yapmaya çalışarak acı çekiyormuş gibi inlemeye, çığlık atmaya başladığında vicdanı sızladı Hacer ve Fatma annesine yalan söylediği için. Ne var ki onlara gerçeği söylediği an biliyordu ne olacağını. Hacer'de anne yerine koyduğu Fatma'da gitmesini engellemeye çalışırlardı.

İçeri koşarak giren Hacer'in korkuyla irileşen yeşil gözlerinden anladı oynadığı rolü iyi yaptığını. "Hacer Hastane! Çabuk ol ne olur! Korkuyorum Hacer, acele et!"

"Soner beyiimm!!!" Hacer'in koşarak dışarı çıkmasının ardından, Fatma kadın girdi içeri eli yüreğinde. "Yavrum, kızım ne oldu?"

"Acıyo Fatma anne. Çok kan var, he-her yer kan!" Gözyaşları ve hıçkırıkları acıdan değil, sevdiği insanları aldattığı içindi ama mecburdu ne yazık ki.

"Tamam kuzum korkma, hemen şimdi hastaneye gideriz."

"Acele et Fatma anne ne olur. O adama haber vermeyin ne olur anne, korkuyorum ondan!"

"Kızım, etme yavrum, Afran delirir ona haber etmezsek."

Bu sırada ikisini de şaşırtan bir ses yayıldı odaya. "Fatma, o haklı. Afran, acil bir iş olmasa bunu burada bırakıp gitmezdi öylece. Arayıp bir de onu endişelendirme. Üzerine bir şeyler giydir, Soner geldi."

Fatma kadın, nefret ettiği kara gözlere baktı. Hayır Ziynet'e güvenmiyordu asla. Ne var ki Soner, kızın üstünü giymesine bile müsaade etmeden çoktan çıkmıştı odadan. Peşinden gelen Emrah'ı oyalama görevini üslenen Betül, kendisine kaçamak bakışlar atan küçük kadına gülümsedi usulca.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin