Uzak gelecekten

4.4K 187 128
                                    

Uzak gelecekten Bir alıntı ile kapatıyorum bu aksamı canolar.
Hadi bakalım yorumlarınızı ve olasılıklarınızı dört gözle bekliyorum...
🤓⭐⭐⭐⭐⭐

Afran'ın ölü bedeninin, titreyen kollarından söküldüğünü hayal meyal görse de yitik ruhu zihnini de götürmüştü adeta beraberinde. Neler olduğunu anlamayı bırak, görmeyen gözlerle bakıyordu tek bir noktaya. Geçmiş hatırlarından biri düştüğünde zihnine, buruk bir tebessüm çöktü dudaklarına. Afran onu evde kovalamış sonunda yakalayıp omzuna atmıştı o hatırada. Dışarıda delicesine yağan yağmurda yıkanmışlardı öpüşürlerken.

Bir diğer hatırası ise daha silikti kadının, çünkü zorlu bir doğumun ardından yorgun düşmüştü henüz iyileşmemiş ruhu. Haftalar sonra kollarına konan iki bebeğe donuk bir şekilde baktıktan sonra, onları babalarına verip ardını döndüğünde yaşadığı pişmanlığı sanki şimdi bile yaşıyordu. Sonra ki aylarda büyümüştü Damla'nın oğullarına olan aşkı. Onları emziremiyordu çünkü iki küçük melekten utanıyordu ölmeleri için verdiği her çaba yüzünden. Hem zaten istese bile emziremezdi ki. Günlük kullandığı ilaçlar en az yedi taneydi ve en hafifi belki de uyku ilacıydı.

Sarı saçlı kadının anısı sızdı bu kez bulanıklığının en derinlerine. "Sana yaptığım kötülüğü şimdi görüyorum Damla ama bir yanım hâlâ doğru olanın bu olduğunu söylüyor. Sen bir yalanda yaşayamayacak kadar temizsin ve Afran seni yalnızca kendi günahlarıyla yüzleştikten sonra hak edebilirdi. O da ancak sen kabul edersen." Sonra kadında gitmiş ve bir daha gelmemişti.

Oğuz...

Her günahın asıl sahibi olan adam. O ne almıştı peki bu hayattan? Sükûnetini tükettiği, hayatını kararttığı kadını kurtardığını sandıktan sonra yepyeni bir yaşamla ödüllendirmişti kendini Oğuz. Hayat gerçekten adil değildi. Bu lanetli masalda en büyük cezayı bir kendisi üslenmişti, galiba bir de Afran.

Gaddardı adam, hatta aşkına bile acımasızdı ama Damla onunla olduğu o güzel birkaç ayda görmüştü yosun yeşili gözlerde ki azabı. Evlat acısını tek başına üslendiği zamanlarda, Damla için acı çekerken ve az önce yere yıkılırken ki mutluluğunun içinde kadın kâni olmuştu artık Afran'ın cezasının bitmesine. Diliyordu ki atık huzurla yatardı toprağında adam ama biliyordu kendisi ölse bile huzur bulamayacaktı.

Bedenine sirayet eden bir titremeyle gözleri kapanırken yaşadıklarının rüya olmasını istedi. Afran'ın hiç geri dönmediğini, o silahı asla tutup tetiği çekmediğini düşündü. Adam hâlâ hapiste olmalıydı, Damla ise akıl hastanesinin bir köşesinde acısını yaşıyordu sessizce. Ama...ama çocukları, tek umudu da olmazdı ki o zaman!

Ahh çelişkileri bile tutarsızdı gözleri karanlığa açılan kadının...

Damla; huzursuz bir sabaha, içinde bin bir pişmanlıkla açtı gözlerini. Arkasında hissettiği sıcak bedenin sahibi adam, belindeki tutuşu sıkılaştırdı derin nefesler eşliğinde. Kokusundan tanımıştı onu Damla. Ferhat'tı bu. Olanlar yeniden üşüştüğünde zihnine gözünden bir damla sızdı yüreği yanarak. Ne kadar inkar ederse etsin o adamı sevmişti bir zamanlar.

"Damla, ağlama artık güzelim." Yüzünü Ferhat'a döndü ve gözlerinin en derininden gelecek cevabı bekleyerek sordu. "Öldü mü?" Sesi bir fısıltıdan ibaretti Damla'nın.

"Bilmiyorum." Sessizce bekledi bir süre, usulca yüzünü Ferhat'ın göğsüne gömdü hıçkırıklarını saklamak için. "O kötü biri değildi Ferhat. O zorla karanlık bir kalıba hapsedilmişti. Keşke onu bambaşka bir hayatın dolambaçlarında bulsaydım. Nefretine bulaşmadan sevseydi beni, sevseydim onu" dedi ağlayarak.

"Damla!"

"Bırak yalvarırım, sana benim tanıdığım Afran'ı anlatayım." Damla adamın sessizliğinden anladı Afran'ın ruhunun tasvirini dinleyeceğini. "Afran'ı kapkara, sadece geceye ait bir yırtıcı gibi düşün Ferhat, bir panter gibi mesela. O güzel panterin önce canını yaktılar, eşini elinden alarak. Sonra O'nu dikenli telleri olan, karanlık kafeslere kapattılar. Nefret kokuyordu o kafesin karanlığı, yaşadığı yalanlardı kilitleri ve başkalarının günahlarından örülü tellerdi dikenleri. Çıkmaya çalıştıkça kalbini kanattı zehirli teller, izin vermedi anahtarı yitik kilitler özgürlüğüne. Üstelik eski yaraları da acımasızca kanamaya devam etti. Kimse görmedi canının acısını, kimse duymadı feryatlarını. Oysa hep anlatmaya çalıştı Afran.

Baktı kimse anlamıyor O'nu, o an taştı öfkesi her yana. Vahşice saldırdı gördüğü her varlığa, her ruha acı vererek aslında kendi acısını anlattığını sandı. Tek istediği ise arınmaktı belki. Belki de sadece kalbine sahip çıkacak başka bir kalp. En acı darbeleri ne yazık ki günahsız bir kadını buldu.

Beni gerçekten sevdiğini biliyorum ama o küçük kadın unutamazdı yaşadıklarını. Onun yüzünden kendi canımı bile sevmedim, aşkımdan utandım, çocuklarımı sevecek kalbimin kalmadığına inandım aylarca. Hatıraları olmayan kızımdan nefret ettim ben biliyor musun Ferhat? Çünkü o da Afran'ın bir parçasıydı ve beni onun yaktığı gibi yakmıştı. Oysa Işık'ta günahsızdı ben gibi, bir zamanlar temiz olan Afran gibi.

Sonra âşık oldum o adama ben, ama uğruna ölecek kadar büyüktü aşkım. O bana 'sevda Damlam' dedikçe, yüreğimden taştı gözlerinin yosun yeşilleri. Bana yalan söylese de biliyorum ki o vahşi tarafı benimle uysallaştı, benimle çocuk oldu kimi zaman, kimi zaman koca yürekli bir adam oldu ve çok sevdi beni. Günahlarına rağmen umut etmekten vazgeçmedi. İnatçıydı, hem de çok inatçıydı ve kurnazlığıyla sahip oldu istediği her şeye.

Evet düne kadar affetmedim Afran'ı ama dün gördüm Ferhat. Dün yere yı... Yıkılırken gördüm gözlerindeki mutluluğu. Özgür olduğunu anladığı tek an belki de ölüme varışıydı, belki de bunu benim ellerimden tatmasıydı O'nu böyle mutlu eden ama affettim ben onu Ferhat. Şimdi ben kötü biri miyim?"

"Neden kötü olasın?"

"Çünkü bana bir insanın diğerine yapabileceği en büyük kötülüğü yapan adamı affettim. Beni katil eden adama kızamıyorum şimdi çünkü onun için acı ekiyorum, üzülüyorum. Bu beni kötü veya sadist mi yapar?"

"Bu seni insan yapar Damla. Afran'ın karanlığını en iyi tanıyan sensin ama onun vicdanıyla yaşayan da sensin. Seni kandırırken niyetinin kötü olduğunu bilmesen bile, dürüst olmaya çalıştığına yine sen şahitsin. Biz insanların hep bir karanlık tarafı vardır güzelim. Kimimiz bunu bulur ve açıkça yaşarız, çünkü bize acıyla beraber tattırırlar o karanlığın tadını. Kimimiz ise daha güçlü olur ve ne yaşamış olursak olalım yenilmeyiz acılarımıza. Sen de yenilmedin mi Kerem ve Kerim'e hamile iken..."

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin