25.Bölüm

4.3K 380 44
                                    

Damla dışarıyı izlerken büyük zindanına dönüş yolunda, bomboştu aklı. Reddediyordu bu akşam yaşadığı şeyleri hatırlamayı. Hâkimiyetini kaybetmemek için kendini kasması ne kadar sürecek hiçbir fikri yoktu şimdilik ama her an yeni bir ağıt nöbeti bekliyordu gönül kapısında. Dünyada nefret ettiği çok az şeyi olan lalettayin, kendi halinde bir kızken şimdi bu yaşadıklarını aklı havsalası almıyordu işte!

Bir erkekle başlayan yıkımı, bir başka erkekle son sürat devam ettiriliyordu acımasızca ve ne yazık ki bulamıyordu onu durduracak gücü ruhunda. Bundan sonra olacakların kaygısını bile düşünemeden, bir başka korku büyüyordu küçük kalbinde. Neyse ki o pislik kendisini daha fazla zorlamadan çiftliğe göndermiş, büyük bir iyilik yaparak kendisinin gelmeyeceğini de müjdelemişti.

Sıcak olan aracın içinde gözleri dikiz aynasına döndüğünde, bir çift karanlık ve içinde iğrenç bir tebessüm olan gözlerle karşılaşınca yeniden döndü gece seyrine. Bu adam da kötü bir şeyler yapar mı diye korkmadan edemiyordu genç kadın. Hatta tüm erkeklerden korkmadan edemiyordu artık.

Çiftlik evine vardıklarında kapıda bekleyen Hacer'e doğru koştu çıplak ayaklarla, sarıldı sımsıkı. "Hepsi Hacer, oradakilerin hepsi bana pislikmişim gibi davrandılar!" diye ağlayarak tutundu genç kadının boynuna. Gecenin ruhu üşüten soğuğuna aldırmadan, titremelerini göz ardı ederek bir süre orada birbirilerine sımsıkı sarılı halde kaldılar.

Sonunda Hacer'den ayrılan küçük kadın, gecenin karanlığına inat eder gibi aydınlanmış taş duvarlarda gezdirdi siyah gözlerini. Hayır bu gece bu evde kalmak istemiyordu! Soğuğa aldırmadan adımlarını Fatma kadının küçük evine yöneltti, nasıl olsa o pislikte olmayacaktı evde.

Neredeyse çıplak sayılan bedeni titriyordu ama durmadı. Bir anne sıcağına, bir anne ilgisine ihtiyacı vardı ve şimdi Hacer yetmeyecekti ona. Beyaz boyalı demir kapıyı dövdü minik yumrukları, bir an önce sığınmalıydı o sıcacık koynun anne kokusuna ama kapıyı açan iri adamla duraksadı. "Damla?!" diyen adama baktı başını korkarak kaldırıp. Artık dünya üzerindeki hiçbir erkeğe inancı yoktu, bu yüzden bir adım geri gitti temkinle.

"Fatma teyze yo- yok mu?" dedi, titremelerini durdurmak için kollarını bedenine sararak.

"İçeride, gel istersen." Damla tereddüt ediyordu ama bu gece o evde kalmakta istemiyordu. Diğer yandan bu adam evdeyken içeri girer ve duymaması gerekenlerin kulağına giderse... "Yok, ben..."

"Korkma Damla, ben kendi evime gideceğim zaten." Damla; aracına yönelirken bir an duran adamın kendisine dönmesi ile yutkundu. "Affetme beni Damla. Bu çiftlikteki kimseyi asla affetme güçlerine rağmen seni koruyamadıkları için." Adamın kendisine bir kez daha bakmadan kapının önündeki son model araca binerek uzaklaştığını gördüğünde bir kaç damla sızdı kapalı kirpiklerinin arasından.

İçeri geçtiğinde sedirde oturup hem tespih çeken, hem de televizyon izleyen yaşlı kadını gördü. Kadının kahverengi gözleri kendisine döndüğünde içi cız etti Damla'nın. Ağlamış gibiydi sanki. Oturduğu yerde kollarını Damla'ya uzattı, sinesine çağırır gibi. "Söyledim kızım, 'etme yazıktır' dedim, amma velâkin dinlemedi beni. Dinletemedim yavrum!"

Kollarına sığınan kanadı kırık küçük kadını sımsıkı sardığında yaşlı kadın "Kurtar beni Fatma anne, ne olur bu üzerimdeki pislikten arındır" diye inlemeyle karışık sesini işitti. Elinden tuttuğu Damla'yı banyoya götürüp soydu ve tabureye oturtup yıkadı sevgiyle. Dün giydirdiği pazen geceliği geçirdi başından, uzun saçlarını taradı sonra ördü, yatağına yatırdı.

Uyuduğunu gördüğü kızın yanından kalktı dikkatle, telefona sarıldı öfkesinin verdiği cesaretle. "Seni ben büyüttüm ya Afran Soykamer, artık hakkım sana helal değildir!" dedi ve kapadı telefonu. Sabaha kadar uyku girmedi yaşlı kadının gözüne ama Damla'yı kurtarabileceği bir yol bulamadı ne yazık ki...

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin