75.Bölüm

1K 81 11
                                    

75.Bölüm

Afran kilitlendiği bu karanlıkta yüreği sökülüyormuş gibi hissetmekten alamıyordu kendini saatlerdir. Dün geceyi sevdiği, gülüşünde cenneti bulduğu kadından uzak geçirmişti ve biliyordu daha uzun saatler, günler ve hatta aylarca uzak kalacaktı ondan. Bir görebilseydi sevda Damla'sını, bir saçlarından kokusunu çalabilseydi... Ne olacaktı ki çalsaydı?

Kadın gidecekti ve kokusu sadece hafızasında azabı olarak yer edinecekti. O bile bir müddet sonra acımasızca silinecekti hafızasından. Neyse ki anıları hep kalacaktı... hem, hem belki bir gün yeniden bir araya gelirlerdi. Gelirler miydi gerçekten? Gelirlerdi tabii, hem Damla âşıktı, hatta ötesinde ömrüm diyeceği kadar bağlıydı kendisine.

Bulunduğu dar, tek kişilik hücresini taradı gözleri. Kızının ölümüyle hapsolduğu tek kişilik hapishanesi mecaziydi bir gün öncesine kadar lakin şimdi gerçekten tek kişilik bir yere mahkumdu genç adam. Oruç ve diğerlerinin serbest kaldıklarını öğrenmişti avukatından. Damla'nın da iyi olduğu haberini almıştı, tabii Dilek ve bebeğinin de. Tek haber alamadığı Soner'di ve şimdi burada bir de onun derdine düşmüştü adam.

Kızamıyordu ona, bir yerde haklı da buluyordu lakin içinde bir yer sadece Damla için öfkeliydi kardeşine. Ne yapacaksa kendi aralarında yapmalı, cezalarını kendi aralarında vermeliydi çünkü Damla hastaydı. "Acaba ilaçlarını almış mıdır?" Ellerine yüzüne kapadı ve birkaç saniye sonra erkeksi bir tavırla yüzünü sıvazladı birkaç kez üst üste ve sonunda saçlarını da karıştırıp ensesinde bağladı ellerini. Siyah saçları karmakarışık haldeydi, üstü başı kırık kırış.

Buradan başka bir hapishaneye sevk edilecekti az sonra. Son kez, son kez görebilseydi kara sevdasını, son kez 'ömrüm' dediğini duyabilseydi ama gelmiyordu kimse.

Kapısının açıldığını bildiren o sesi işitti sevdiğinin sesini hayal ederken, ardından bet bir sesin "Afran Soykamer, hazırlan naklin yapılacak!" dediğini. Alt dudağını dişlerinin arasında ezdi sıkıntıyla ve ayaklandı. Darmadağındı hali, gözleri uykusuzluktan kıpkırmızı olmuştu. Kaldığı hücre gibi küçük ve karanlık mekândan çıktı dışarı genç adam. Ellerine kelepçe takılmasını izledi buz gibi gözlerle.

Dışarı çıktığı an gördüğü gazeteci ordusuyla küfrün bini bir paraydı sadece adamın dilinde. "Afran bey, on sekiz yaşından küçük bir kızı zorla alıkoyduğunuz ve ona işkence ettiğiniz iddiaları doğru mu?"

"Afran bey söylenenlere göre bu kız bir başkasıyla evliymiş, doğrumu efendim?"

"Afran bey, Arfan bey pişman mısınız?!"

"Afran bey kızın sizden hamile kaldığı doğru mu?" Az önce sevda Damla'sı gelmedi diye üzülen yanı şimdi şükrediyordu. Zira bu aç kurtların arasında onun ne hale gelebileceğini kestiremiyordu. Yüzüne doğrultulan soruların hiç birine cevap vermedi genç adam.

O sırada Tugay'ı gördüğünde mutlu oldu. Onunda arkasında birkaç kadın örgütünün bir araya gelmesiyle oluşan büyük kadın topluluğunu da gördü. Kadınlar belirli aralıklarla ağızlarındaki düdükleri kulakları çınlatırcasına bağırtıyor, ardından sözel protestolara başlıyorlardı. Damla'nın haklarını savunuyordu kadınlar ama hiç biri savundukları kadının adını bile bilmiyordu.

Tüm gürültüler arasında kardeşinin "Ağabey! O benim yanımda, güvende merak etme!" dediğini işitti zorluklada olsa. Afran gülümsedi kardeşine ve başını eğerek teşekkür etti. O kargaşada aracın açılan kapısında annesini gördüğünde yüzü allak bullak oldu doğrusu. Damla eğer ki annesinin yanındaysa asla güvende olmazdı! Bunu acilen Tugay'la konuşmalıydı, hem de biran önce.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin