57.Bölüm

2.2K 341 141
                                    

Ameliyathanenin kapısı bir kez daha açıldığında, Afran korkuyla fırladı yerinden. Seda doktor, yanında birkaç doktorla birlikte çıktığında dışarı tek bir şey duymak istiyordu adam. Damla uyandı.

"Damla'm uyandı mı?" Hepsinin yüzünde allak bullak bir ifade vardı ve konuşmaya ilk defa çekiniyor gibiydiler. "Konuşsanıza Damla nasıl?" Adamın azabını görüdüğündendi belki bu suskunlukları, belki de çekincelerinden.

Sonunda genç kadın bir adım çıktı öne, zira içeri de ki kadından utanıyordu Seda. "Afran bey, kızınızın doğumunu ben yaptırdım. Şimdi sizinle bir doktor olarak değil, Damla'yı tanıyan ve seven bir kadın olarak konuşacağım. Ambulans sağlık görevlilerin verdiği bilgiye göre çatıkatından, yani ortalama on-on iki metrelik bir yükseklikten düşmüş Damla.

"Sadede gel." Afran, kadının derin birkaç soluk alıp verdiğini, ardından elleri ile gözlerine dolan yaşları sildiğini gördüğünde yüreği dağlandı adeta. "Çok sayıda kırık var bedeninde. Büyük ihtimal düşüş hızını azaltmak için refleks olarak sol tarafını kullanmış yere çarptığında. Sol köprücük kemiği, sol omuz ve kolda üç olmak üzere beş kırık var. Bilek ne yazık ki parçalı kırık. Aynı şekilde yine sol kalçası leğen kemiğinden kırılmış. Her ne kadar düşüş etkisini azaltmaya çalışmış olursa olsun düştüğü sırada ciddi kafa travmaları da mevcut ama bizi en çok korkutan bunların hiç biri değil."

Çok sayıda kırık mı? Küçük kadının kalbi de kırıktı. Canı çok yanıyor olmalı, ahh güzel sevdası, ah küçük kadını. "Doktor söyle artık Allah aşkına." Adam neredeyse yalvaracak hale geldi birkaç saniyenin içinde. Her an canını verecek gibi acıyordu eti, kalbi, ruhu.

"Omurda üç kırık tespit edildi. En acil şekilde ameliyata alınmalı Afran bey. Diğer yandan dayanabilecek mi onu da bilemiyoruz." Genç adam kalbinin korkuyla titrediğini duyabiliyordu artık. Çünkü kalbi sanki kulaklarında atıyor gibiydi. Kimseleri dinlemeden sundu şiddetli itirazını. "Hayır, ameliyat etmeyeceksiniz! Ölmeye..."

"Afran bey bu benim içinde çok zor..." Bu sırada dudaklarından hıçkırık kaçan kadın ellerini ağzına kapadı. Mersin'e yeniden getirilidiği öğrendiği zamandan beri ulaşmaya çalıştığı küçük anneyi bu şekilde görmek şok etmişti Seda'yı. Daha fazla konuşamayacağını anlayınca kenara çekildi ve diğer doktorun konuşmasını istedi.

"Acınızı anlayamam belki Afran bey ama bu omur kırıklarından biri, omurilikte kesiye neden olmuş olabilir. Bu ne demek anlayabiliyor musun?"

"Hayır anlamıyorum, anlamakta istemiyorum! Ameliyat falan etmeyeceksiniz!!!" Seda daha fazla tutamadı kendini ve adamın yüzüne yumruğu çaktı avaz avaz bağırırken. "Seni piç kurusu orospu çocuğu seni! Hayatın boyunca bir kez kendi bencilliğini, kendi isteklerini düşünme! O içeride paramparça yatan kızın bundan sonraki hayatı nasıl olacak biliyor musun sen eğer omuriliğinde bir hasar varsa?

Uğruna hayatını göz ardı ettiği kızını asla kucağına alamayabilir. Hiçbir şey hissetmeden öylece bir yatakta çevresinde neler olduğundan habersiz yatabilir. Belki basit bir gribal enfeksiyon sonucu sen yatağında mışıl mışıl uyuyorken öksürmeye çalışıp nefesi tıkanıp ölebilir. Hatta desteksiz nefes bile alamayabilir.

Bir insanın göz kapaklarına bile kapanmaları emrini verememesi ne demek sen bilemezsin ama o bu acıyı öğrenebilir ve daha pek çok acıları da! Peki neden ha neden?! Sırf Afran beyimiz evinde bir bitki yaşasın istiyor diye öyle mi?!

En azından hasarın ne kadar kötü olduğu anlaşılır ve ona göre bir tedavi uygulanırsa, tekerlekli sandalyeyle yaşamak zorunda kalsa bile, kucağına kızını verdiğinde sıcaklığını hissedebilir çocuğunun. Bunu ona borçlusun Afran Soykamer, çünkü yerde paramparça yatarken onu kucağında sallayan sendin ve senin yüzünden de omuriliği hasar almış olabilir! Hem hadi bu ameliyatı yaptırmadın, vücudundaki diğer kırıklar ve kanamalar yüzünden de ölebilir. Ona bir şans vermek zorundasın."

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin