31.Bölüm

3.8K 376 30
                                    

3 dedim ama dayanamadım 5 bölüm gönderdim sizlere. Bol bol yorum ve beğeni bekliyorum. İyi okumalar hepinize. 

Damla, kendilerine bakan Hacer'e gerçeği anlatmak istese bile şimdilik yapmamasını fısıldayan yanına uydu ve kardeşinden bir adım daha uzaklaşıp "Bir isteğiniz olursa bana veya Hacer'e seslenin" dedikten sonra saygıyla çıktı dışarı. Kimseleri işkillendirmek istemiyordu çünkü biliyordu o adamın bu gerçeği öğrendiği takdirde ne yapacağını.

Kendisi gibi Dilek'te bu eve mahkûm olabilirdi. Üstelik kendisinin aksine onun bir ailesi vardı kaybolan kızlarının peşinden ölümüne bir acıya boğulacak. Mutfağa girdiğinde bir yanı mutluydu, kardeşine yalan söylediği için vicdan azabı çeken diğer yanına göre. Ne var ki onun aşk dolu hülyalarını parçalamak istemiyordu Damla.

Sonra akıla gelen soruyla dondu kaldı genç kadın. Kardeşi, Soner Soykamer'i nereden tanıyordu sahi?

Soner Üniversitede tanıştıklarını söylemişti ama bu tam manasıyla saçmalıktı. Çünkü Dilek, eğer üniversite sınavını kazanmışsa bu sene başlaması gerekliydi. O halde nereden tanıyordu bu ikili birbirini? Bunu bir yolunu bularak Soner veya Dilek'e sormayı aklına not etti. Kahvaltı tabağının içindeki acı sosun kokusu ile gözlerini kapayan genç kadın mest olarak eline aldığı ekmeği daldırdı tabağa.

Birazdan midesinde başlayacağını bildiği isyana rağmen durduramıyordu kendini bir türlü. Sonra aklına hazırlaması gereken sofra geldiğinde dolaptaki soğuk süte yöneldi. İki bardağı mideye indirdiğinde ilk isyan da başlamıştı midesinde. Kimseye belli etmeden yukarı koşturduğu sıra arkasından bakan kızı görmemişti bile. Banyoya güç bela kendini attığında bebeğine söyleniyordu içinden. Sakinleştikten sonra dışarı çıktığı an yüz yüze geldi kardeşiyle.

"Yoksa hamile misin sen Damla?!" diye haykıran kardeşinin dudaklarını bir kez daha sımsıkı kapadı genç kadın. Ahh gizlemeye çalıştıkça birilerine ayan oluyordu küçük bebeği. Ağlamaklı bakışları yere döndüğünde çenesinde hissettiği ince parmakla kaldırdı gözlerini. "Utanma Damla, sen anne olacaksın. Ayyy ben de şimdi teyze olacağım değil mi? O adam ne dedi çocuğu olacağını öğrenince?"

"Dilek ne olur sessiz ol! Fatma abla dışında kimse bilmiyor bebeğim olacağını."

"Neden? Niye saklıyorsun ki bebeğini?"

"Dilek şimdi değil canım, ne olur şimdi hiçbir şey sorma ve bebeğimden Soner beye bile bahsetme olur mu? Söz ver bana, annene veya babana da hiçbir şey söylemeyeceksin."

"Damla deli misin sen kızım? Bu harika bir haber ve ben herkese söyleyece..."

"Hayır! Dilek yalvarıyorum sana özellikle A... Afran'a hiçbir şey söyleme!" Genç kadın için adamın adını anmak öyle zordu ki sanki dudaklarından harfler dizini değil, ateş çıkıyormuş gibiydi. Yakıyordu badelerini o adı oluşturan her bir harf, her bir hece.

Dilek ise önünde ağlayan solgun tenli kardeşine baktığında bir şeylerin ters gittiğini bir kez daha hissetti. "Damla bana gerçeği anlat lütfen. Neden âşık olduğunu söylediğin adamdan bebeğini gizleyesin ki?" Şimdi ne diyecekti genç kadın? Gerçeğe belki de en yakınını söylemeliydi ama anlar mıydı kardeşi? Ya daha derinine sorgularsa o zaman nasıl çıkardı bu çetrefilli yalan yumağının içinden?

"O bebek istemiyor. Bunun için korunuyordu ama işte hamile kaldım ve korkuyorum ona demeye. Biraz zaman geçsin, alıştıra alıştıra söyleyeceğim ama şimdi değil Dilek. Yoksa bebeği aldırmamı isteyebilir."

"Ne yani, kendi bebeğini mi öldürür? Yok canım, bence sen abartıyorsun." Damla birkaç ay önce sırf rüyasında, Damla'yı hamile gördüğü için gece vakti özel hastaneyi ayaklandıran adamın görüntüsü ile titredi. O gece olası bir bebeği yok etmek için kürtajı yapacak olan doktoru bile muayene odasından çıkarmamıştı adam.

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin