59.Bölüm

2.3K 362 80
                                    

59.Bölüm

Damla kulağına çalınan sesleri ayırt etmeye çalıştıkça başına saplanan ağrıyla çığlık atıyordu. "Damla'm" diyordu ses ara ara.

"Seni çok seviyorum güzelim. Seni hep bekleyeceğim. Uyan artık yavrum." Daha bir sürü şey duymuştu genç kadın ama birçoğunu ayırt edemiyordu maalsef. Sesi tanıyordu. Evet evet tanıyordu bu sesi lakin oturtamıyordu karışık zihnindeki hiçbir yüze.

Gözlerini sonunda zorlukla aralayabildiğinde gördüğü şey tavandı, hafif loş, sıradan bir aydınlatması olan. Başını çevirdi usulca, yanındaki üçlü koltukta uyuyan adamı gördü. İzledi bir müddet yorgunca. Ardından karanlık gökyüzü çekti bakışlarını. "Gece olmuş" dedi ama galiba zihninden. Yeniden kapandı gözleri, çünkü açık tutamıyordu gözkapaklarını...

Ne kadar uyuduğunu bilmeyerek açtı yeniden gözlerini küçük kadın. Yine aynı oda, yine gece... bu kez kollarına kuvvet vererek toparlandı yatakta. Belinin altındaki ağırlık kollarına fazladan yük bindirdiği için acıyla inledi Damla.

Üzerindeki pikeyi kaldırdığı sıra, kolunu acıtan damar yolunu fark etti. Damar yolunu sabitleyen bandı söktü ve titreyen parmaklarla çıkardı iğneyi. Canı acıdığında dişlerini alt dudağına geçirerek iniltisini sakladı. Yatağa ve yere damlayan kan yüzünden midesi bulandığında gözünden bir damla yaş aktı. Elini başına götürdü, ağrı dinsin diye birkaç kez başına vurdu şiddetle. Acıyordu, dursun istedi o acı, o ağrı ama ne çare geçmiyordu işte. Kulakları uğuldayarak hep bir şeyi anlatıyordu sanki.

'Damlaaa! Akşam... gül-üm...' Zihninde uğuldayan kadın ve erkek seslerine kulağını tıkadı. Bacaklarının üzerinde örtülü olan kumaşı toplayıp attı yere. Çekmeye çalıştı bacaklarını lakin kıpırdamıyorlardı bir türlü. Endişe çöreklenmiş ruhu ile kendini yere, örtünün üzerine attı. Kadınlığında hissettiği acıyla sıktı dişlerini genç kadın ve bacağının iç kısmına bantla tutturmuş ince hortumu gördü. Ağlayarak tuttuğu hortumu çıkardı içinden.

Kadınlığının iç kısmında hissettiği hafif çekilme hissi yüzünden titrediğini hissediyordu Damla. Kolundaki kanama durmuştu en azından ama üzerinde ki geceliğin bazı yerleri kan olmuştu. Yeniden ayağa kalkmak istediğinde bir kez daha başarılı olamayınca odanın içine doğru sürünerek ilerledi. Kapıya varmıştı ki duyduğu sesle rahat bir nefes aldı. İşte birileri gelmişti neyse ki. "Yardım edin" dedi ağlayarak. Ne yazık ki sesini kendisi bile zor duymuştu.

Kapı kulpuna ulaştı titreyen parmakları çekti usulca aşağı. Açılan kapıdan başını uzattığında dileği birlerini görebilmek ve yardım istemekti. Loş koridorda kimseler yoktu şimdi. Yine kollarından aldığı destekle kendini çeke çeke çıktı koridora. Neredeyse koridorun yarısına kadar gelmişti ki yorgunlukla sırtını duvara verdi. Odalardan çıkan bir kadını gördüğünde artık nefes bile alacak gücü kalmamıştı adeta. Kolları sızlıyor, başı çatlayacak gibi ağrıyorken bir de sorularını düşünecek hali kalmamıştı genç kadının. Karanlığı çekercesine kapadı gözlerini...

************

Afran odada ki karışıklık ve kandamlaları yüzünden delirmiş bir halde yeniden başhekimin odasına daldı. Neredeydi Damla'sı, canı?

Masaya başını yaslayarak dinlenmeye çalışan adam, biranda açılan kapı ile neye uğradığını şaşırdı biran. Üstüne doğru gelen öfkeli adamın bu çıkışına kendisi de sinirlenmişti artık. Anlamak istemiyordu ama bu sıradan bir prosedürdü. Kabul etmek zorunda olmadığını anlatmasına bile izin vermemişti adam. Şimdi ise hırsını alamamış olacak ki yeniden kavga etmeye gelmişti.

"Karım nerede?" Başhekim beklemediği yerden sorulan soru ile birkaç saniye şaşkınlığının geçmesini bekledi. "Ne demek istiyorsunuz Afran bey?"

Afran Damlası (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin