32.Bölüm:

9.9K 139 15
                                    

Vücudumu baştan aşağı ele geçirmiş ağrıyı kendime geldiğim anda hissetmeye başladım. Ağrı sebebiyle gözünü dahi açmak gelmiyor içimden. Uykunun mahmurluğuyla tekrar dalmak istedim ama bunu yapmadım. Gözlerimi odayı dolduran güneş ışığı yüzünden birkaç defa kırpıştırdım. Önüme düşen saçlarımı geriye atarak yataktan doğruldum. Örtüyü çekiştirerek çıplak olan göğsümü örttüm. Yatağın diğer tarafı hiç bozulmamıştı. Harry, nerede uyumuş olabilirdi ki! Gözüm komodinin üzerindeki çalar saate takıldığında kendime inanamamıştım. Yelkovan 11:15'i gösteriyor. Dün gece üzerime çöken ağır yorgunluk yüzünden bu kadar uyumuş olmalıydım.

Dün akşama dair herşey gözümün önünden geçerken hafifçe tebessüm ettim. Gözümle odayı tararken geç olsada yatağın bozulmamış olan tarafında kırmızı bir elbisenin olduğunu fark ettim. Yanında 1 siyah ve 1 beyaz paket vardı. Onun bu kadar düşünceli olması her defasında beni şaşırtmaya devam ediyor.

Harry'i bulmadan önce gerilmiş olan vücudumu gevşetmek için sıcak bir duş almam gerekli. Çıplak vücudumu örtten beyaz örtüyü üzerimden çekip yataktan çıktım ve hızlı adımlarla banyoya girdim. Duşun altına girmeden önce suyun sıcaklığını elimle kontrol ettim. Suyun sıcaklığını ayarladıktan sonra duşun altına girerek suyun vücudumda şok etkisi yaratmasına izin verdim. Yaklaşık olarak 10 dakika boyunca sıcak suyun altında kaldım. Suyu kapatıp, duştan çıkarak derin bir nefes alarak rahatladım. Banyo kapısının kenarında bulunan ve üst üste katlanmış olan havluların bulunduğu dolaptan bir havlu aldım. Havlu ile ıslak olan vücudumu kurutmaya çalışırken buğulanmış olan aynada kendime baktım. Yeşil gözlerimle aynadaki yansımama bakarken, iki gün önce Harry'nin işi çıktıktan sonra mezuniyet balosuna gitmediğim ve bütün gün uyuduktan sonra ki halim aklıma geldi. O günde bu kadar çok uyumuştum ama o gün çok berbat görünüyordum. Bugün ise çok iyi görünüyorum. Beyaz tenim canlı görünüyor ve ağızım yarım ay şeklini alıp duruyor. Hayatım boyunca kendimi hiç bu kadar iyi hissettiğimi hatırlamıyorum.

Islak vücudumu havlu yardımıyla kurulayıp, tel tel dağılmış ıslak saçlarımı geriye attım. Elimdeki havluyu lavabonun üzerine bırakıp banyodan çıkıp odaya girdim. Yatağın üzerindeki siyah paketi açtım, içindeki şeyi gördüğümde biraz çekindim. Siyah takım bir iç çamaşır vardı kutuda. Sütyen sade, külot ise yanları zarif dantelliydi. Paketteki sütyeni aldım ve sütyeni kollarımdan geçirip üstümde tuttum. Kollarımı geriye doğru uzatarak kopçayı kapatmaya çalıştım, hiç zorlanmadan rahatça kapattım. Siyah, yan tarafı hoş dantelli külotu bacaklarımdan geçirip giydim. Kırmızı Kolsuz, önü düğmeli elbise zarif bir şekilde üzerime geçirdim. Yatağın üzerindeki diğer pakete bakmak için öne doğru eğildim. Kutuyu açmadan önce dikkatimi kutunun üzerinde yazılı olan marka dikkatimi çekti. Giuseppe Zanotti, dünyanın en pahalı ayakkabı markalarından biri. Kutunun içindeki siyah ince bantlı topuklu ayakkabıların bir tekini alıp ayağıma geçirdim, diğer tekini de giydikten sonra doğruldum.

Saçımdan düşen su damlaları beni rahatsız etsede dert etmeden geriye attım. Kendime bakmak için gözüm odanın içinde ayna aradı. Yoktu ayna. Ayna bulmaktan vazgeçip Harry'i bulmaya karar verdim. Büyük evde hiçbir ses yoktu. Sadece topuklu ayakkabılarımın sesi yankılanıyordu evde. Merdivenlerden inerken topuklularımın fazla ses çıkartmaması için olabildiğince yavaş ve ayaklarımı yere vurmamaya gayret gösterdim. Salon boştu. Salondan çıkıp mutfağa bakmak için topuklarımın üstünde döndüm. Mutfak kapısının önünde durdum. Dün gece bize kapıyı açan hanımefendi mutfak tezgahına yaşlanmış önünde duran not defterine birşeyler yazıyordu. Beni fark ettiğinde oturduğu sandalyeden kalktı. Onu görmeye beklemediğimden afalladım. Ne demem gerektiği hakkında düşünürken kendisi rahatsız olduğumu fark edip konuştu.

"Merhaba efendim. Ben Bay Styles'ın yardımcısı Rose."

Rose, mutfağa girdiğimde önünde duran not defterine birşeyler yazdığı kalemi tezgahın üzerine bırakıp bana yaklaştı. Rose tüm nezaretiyle önümde durup bana bakarken kendimi tanıtmam gerektiğini unuttum bir an.

LabirentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin