Harry'nin sıçrayışıyla uykunun güzel noktasından uyandım. Işığı açmak için elimde yanda ki lambasının anahtarını yokladım. Bulmam zor olan anahtarı bulup ışığı açtım. Harry, başını iki elinin arasına almış sık sık nefes alıp veriyordu. Onun gizli hayatı beni korkutuyordu her zaman, şuan çok ürkütücü görünüyordu.
Elimi sırtına koydum. İkinci şoku yaşadım, vücudu ateş topu kadar sıcaktı. Aramızdaki mesafeyi kapatarak ona yaklaştım. Yüzünü görmek için başımı öne doğru eğdim. Ama yinede yüzünü göremiyordum. Yüzünü eliyle kapatmıştı.
"Kabus mu gördün?" diye fısıldadım.
"Bana ne gördüğünü anlatmak ister misin?"
Uzanarak elinin dışını dudaklarıma bastırdım. Terlemiş olan sırtını sıvazlayarak onu sakinleştirmeye çalıştım. Ah! Harry, bana neler olduğunu ne zaman anlatacaksın. Sana ne zaman yardım edebileceğim.
"Bana bir şey anlat." dedi cılız sesiyle. Elini yüzünden çekerek bana baktı. O kadar korumasız ve çaresiz görülüyordu ki, ne yapacağımı bilmiyorum.
"Ne anlatayım?"
"Benim için konu önemli değil. Anlat, lütfen."
Beklenmedik isteği karşısında geveleyerek bir şeyler bulmaya çalıştım.
"Karanlıktan çok korkarım."
Sırtını geriye yaslayarak gözünü boşluğa dikti. Yüzümü ona çevirip bacaklarımı karnıma doğru çektim.
"Aslında en büyük korkum yalnızlık. Yalnız kaldığımda biri beni izliyor gibi hissediyorum. Karanlıkta yalnız kalınca delirecek gibi oluyorum."
Ağzı kapalı, gözleri koyulaşmış ve yüz hatları hala gergindi.
"Karanlıktan korkmamın en büyük nedeni yalnızlık."
Boşluğa odaklanmış çocuktan gözümü ayırmadan devam ettim.
"9 yaşındayken gece yarısı su içmek için mutfağa inecektim ama korktuğumdan inmek konusunda tereddütlüydüm. O kadar çok susamıştım ki en sonunda aşağıya inmeye karar verdim. Her adım attığımda etrafı defalarca kontrol ediyordum. Merdivenin başına geldiğimde bir gölge gördüm, kalbim durma noktasına gelmiş ve ayaklarım boşalmış titriyordu, ne olduğunu anlamadan ertesi gün gözümü bir hastane odasında ayağım alçıdayken açtım."
Bakışlarını bana çevirdi. Konu ilgisini çekmiş olabilirdi. Yüzünü az önce ki korkunç ifade terk etmişti.
"Korkudan bayılarak merdivenlerden yuvarlanmışım. Ayağım iki ay alçıda kalmıştı. Benim gibi hiperaktif bir çocuk için o iki ay ne kadar uzun ve zor geçmişti."
___________
Başım sert bir şeyin üstünde, etrafı kılların ağırlığı ile uyandım. Göz kapaklarımı aralayıp başımı yasladığım çocuğa baktım. Tüm masumiyetiyle kollarını etrafıma sanmıştı. Kahverengi uzun kirpikleri beyaz tenine muhteşem bir uyum ile düşmüştü. Kollarının arasından kurtulmaya çalışırken bana izin vermedi, tutuşunu sertleştirerek. Elimi sert göğüs kafesine yerleştirerek kendimi geri çektim. Kafasını yastığa gömerek homurdandı. Yataktan çıkarak banyoya girdim. Aynanın karşısına geçtim, el çabukluğuyla Kabaran saçlarımı topladım. Yüzümü yıkadıktan sonra odaya geri döndüm.
Harry, bıraktığım pozisyonda hala uyuyordu. Yaralı eli yastığa düşmüş ve saçları yüzünü gizliyordu. Beni koruması hoşuma gitmişti ama kendisine zarar vererek bunu yapması beni kötü hissettirmişti. Elinin derisi yüzülmüştü ve o bunu takmamakta ısrarcıydı. Olayı ilginç kılan ise canının yanmadığını söylemesi. Benliğinden uzaklaşmaya devam eden bu çocuk beni korkutuyordu. Ama her ne olursa olsun bu çocuğun kötü biri olmadığını biliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent
Fiksi PenggemarHayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Cover by @BlueHolland