Aramızdaki güçlü elektrik gözlerimizi adeta birbirine kenetlemiş durumdaydı. Yeşil gözleri ile bir şeyler anlatıyor ama ben anlamıyordum, dünyada yeşilin en güzel tonu sahip olan gözlerinin ne demek istediğini anlamıyordum. Bunu hiç hiçbir zamanda anlamayacağımda. Mıknatıs gibi kendisine çektiren gözlerini yatağın üzerinde duran telefonuna yöneldi. Ellerini tenim ile olan teması kesti. Eğilip telefonunu aldı ve tekrar bakışlarını bana çevirdi.
"Buna bakmam gerek." Telefonu açtı.
"Evet, dinliyorum." dedi.
Topuklarının üzerinden dönüp odadan çıktı. Bu telefon görüşmesi umarım onu tekrar gergin bir hale büründürmez. Onunla tanıştığımdan beri onu bu kadar rahat ve huzurlu görmüştüm, bunun yok olmasını istemiyorum. Harry telefon görüşmesi için odadan çıktıktan sonra telefonumu hatırladım. Babamı aramam için ona ihtiyacım vardı. Sarah da eminim çok merak etmiştir beni. Kısa süren telefon görüşmesini bitirip odaya geri döndü. Yüzünde gergin bir ifade yoktu. Sabah ki çocuğun ifadesi vardı hala yüzünde. O çocuk hala duruyordu. Her zaman onu çok gergin bir hale sokan telefon dahi onu bugün kötü yapmamıştı.
"Telefonumu alabilir miyim?"
Saçından düşen su damlaları gri tişörtünü ıslatmıştı. Çıplak ayaklarıyla odanın içinde yürüdü. Komodine uzanıp çekmeceyi açtı, içinden çantamı aldı ve ağır adımlarla yatağın etrafında döndü. Önüme durdu. Beceriksizce tuttuğu çantamı bana uzattı. Çantamı alıp yatağın kenarına oturdum. Çantada telefonu ararken Harry, dolaptan bir çift çorap alıp yanıma oturdu. 5 arama ve 4 mesaj vardı. Babam, Sarah ve... Hadi ama beni neden artmıştı ki? Ve Justin. 3 arama babama diğerleri Sarah ve Justin'e aitti. Gelen mesajlara bakmak için küçük zarfın üzerine tıkladım. Babam 2 mesaj atmıştı.
Mesaj:
Gönderen: Babam
"Olivia, benim New York'a dönmem gerekiyor. Lütfen geri dönüp yap, gitmeden önce seni görmek istiyorum."
Mesaj:
Gönderen: Babam
"Olivia, New York'a döndüm." Ahh! İnanmıyorum, daha oturup düzgün konuşmamıştık.
Onunla üniversite hakkında konuşup fikirlerini alacaktım, her şeyden önce onunla gerçek bir baba kız konuşması yapacaktık. Annemin ölümünden sonra ilk defa bu kadar yakınlaşmıştık. O geldiği zaman bunun daha fazlasını hayal etmiştim. Gelen diğer mesajı Sarah göndermişti.
Mesaj:
Gönderen: Sarah "Dün geceye dair her şeyi konuşmak için bugün buluşalım."
Diğer ve son mesaj ise Justin'dendi.
Mesaj:
Gönderen: Justin "Seninle konuşmamız lazım, üniversite tercihin için benden fikir alman gerektiğini düşünüyorum. En yakın zamanda bir araya gelelim."
Onunla en son konuştuğumda bana öneride bulunmak istediğini söylemişti ama bu konuda fazla ciddi olmadığını düşündüğüm için takmamıştım önerisini. Tekrar bir araya gelmeyi istemiyorum. Ve bunu yapmayacağım. Uzun bir süre Justin'in gönderdiği mesaja bakıp düşünürken Harry'nin beni izlediğini çok geç fark ettim. Üzerimde hissettiğim gözler yerinden rahatsızca kıpırdanmamı sağladı. Bana olan bakışları sanki beynini okuyormuş gibi bir izlenim yarattı bende. Bunun olabileceğini bir an düşündüm dahi. O çok ilginç bir çocuk, ondan umulmayacak şeyleri beklerdim.
"Bir sorun mu var?" "Hayır, yok." dedim ama pek ikna olmuş değildi. Benden başka bir cevap bekledi.
"Babam New York'a geri dönmüş. Onu göremediğim için üzüldüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent
FanfictionHayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Cover by @BlueHolland