"Hadi uyu." dedi ince bir sesle.
"Sen gelmiyor musun yatağa?"
"Geleceğim ama önce bir kaç telefon görüşmesi yapıp e-postalarımı kontrol etmem gerek." Alnımı öpüp yumuşak eliyle yanağımı okşadıktan sonra odadan çıktı.
Gecenin bir yarısında Harry kimi arıyor olabilirdi ki.
Gözlerimi açıp Loş ışıkla aydınlanan odamda yatağın sağına baktığım Harry'i bulamamıştım. Evine gitmiş olabilirmiydi..? Çalar saat 02.15'i gösteriyordu. Yataktan doğrulup örtüyü üzerimden çektim. Üzerimde sadece siyah dantel iç çamaşırlarım vardı. Yataktan çıkıp dolabımdan sabahlığımı alıp üzerime geçirdim. Odadan çıkıp merdivenlere yöneldim aşağıdaki ışıklar açıktı buda Harry'nin hala burada olduğunu gösteriyor. Merdivenler inip salona girdim ama Harry yoktu salonda. Mutfakta olabileceğini düşünüp mutfağa bakmaya karar verdim. Salondan çıkıp Mutfağa girdim mutfakta da değildi. Bahçeye açılan mutfak kapısı açıktı. Çıplak ayaklarla mutfaktan geçip bahçeye açılan mutfak kapısının önünde durup aralık olan kapıdan başımı uzattım. Harry arkası dönük bir şekilde telefonla koşuyordu. Sesi fazla kısıktı kiminle ve ne hakkında konuştuğunu duymuyordum. Mutfaktan çıkıp bahçeye açılan kapının önünde dikildim. Kollarımı göğsümde birleştirip Harry'i izlemeye başladım.
Telefondaki kişiyle konuşurken hafifçe topuklarını üstünde döndü.
Beni görünce ne kadar aptal olduğumu anladım. Öylece durup resmen onu dikizliyordum ve o bunu görmüştü. Yüzünde küçük bir gülümseme belirlendiğinde biraz da olsa rahatlamıştım onu dikizlediğim için bana kızmamış olduğunu gösteriyordu. Onun gülümsemesine karşılık bende ona utangaç bir gülümseme verdim.
Aramızda ki mesafeyi biraz olsa kapatıp bana yaklaştı. Telefonu hala açıktı karşıda kişiyi dikkatle dinliyordu."Anlıyorum....Tamam beni bilgilendirdiğin için sağol." Telefondaki konuştuğu kişi kim ise onu daha fazla merak etmiştim. Harry telefonu kapattı.
"Neden uyandın?"
"Şey ben.... Seni yatakta bulamayınca merak ettim."
Beni kendine çekip kollarıyla beni sardı. Çenesini başımın üstüne yerleştirip saçımı öptü. Kollarımı beline sarıp onu sıkıca sardım onu asla bırakmak istemiyordum.
Başını geriye doğru atıp çenemi kavradı.
Dudaklarımızı buluşturdu nazik bir şekilde öpüyordu beni. Harry'e göre bişey değildi bu nazik öpüşme o her zaman sert olurdu çünkü bunu severdi. Belki kötü bir şey olmuştur bunu bilemezdim Harry bana hayatında asla bahsetmezdi bugün yani teorik olarak dün yaptığı itirafı saymazsak."Bir sorun mu var?" dedim. Harry'nin dudakları benimkileri örterken.
Dudaklarımızı ayırıp başını geriye attı. Anlamsız bir şekilde bakıyordu.
"Biliyorum bunu sormama hakkım yok." Yuktunup gözlerimi devirdim. "Ama senin için endişeleniyorum Harry."
"Seni bu kadar tedirgin eden neyse bilmek istiyorum."
"Olivia." dedi. Ses tonu hüzünlüydü.
İki eliyle yüzümü kavrayıp alnını benimkine değdirdi.
Onu ne bu kadar endişelendiriyordu. Bunu öğrenmeyi çok istiyorum onu endişeli ve çaresiz görmeye dayanamıyordum.
Gözlerimi sıkıcı yumdum gözümde yaş gelmesini önlemek için ilk defa biri için bu kadar endişeleniyorum.
Boğazımda oluşan düğümü çözmek için yuktundum daha fazla gözümde biriktirdiğim yaşlara tutamayıp serbest bırakmıştım."Ağlıyor musun?" Yere eğdiğim başımı kaldırıp kendi yüzüne sabitledi.
"Sorun ne? Olivia."
Boğazımda ki düğüm bir türlü çözülemiyor. Nefes almakta bile zorluk çekiyordum bu mantık dışı bir sebep bunun ne demek olduğunu ben dahi anlamış değilim. Sırf onun bir sorunu var diye üzülüyorum.
"Olivia Cevap ver." Sesi sert çıkmıştı."Bilmiyorum ben....ben sadece..." dedim. İç çekip ağlamaya devam ettim.
"Şışşt Tamam"
Kollarıyla beni sarıp beni göğsüne bastırdı. Başını boynuma gömüp dudaklarını tenine bastırdı.
"Benim için endişelenmene gerek yok."Uzun süreliği tuttuğu nefesini verdi. Sıcak nefesini boynumda hissettim buz gibi vücudum onun sıcak nefesini hemen hissede bilmişti.
Başını boynumdan çekip yüzüme anlamsız bir şekilde baktı. Soğuktan buz gibi olan ellerimi ellerinin arasına aldı.
"Ahh, Tanrım Olivia buz gibisin.""Hadi gel.İçeri geçelim."
Ellerimi serbest bırakıp içeri geçmem için belimi kavradı. Mutfağa girdik Harry hemen kapıyı kilitledi.
Mutfaktan çıkıp merdivenlere yönlendirdi beni.
Merdivenleri yavaş yavaş çıktık o kadar yorgundum ki..!Merdivenleri zar zor çıktım.
Yatak odasını girdikten sonra Harry arkamda içeri geçip kapıyı örtü.
Arkamı dönüp Harry'e baktım. Ağızı yuvarlak bir şekil almıştı.
Birbirimizi süzüyorduk."Ahh, Olivia." Harry'nin sesi inilti gibi çıkmıştı ağızından.
Çekim -Aramızdaki Elektrik- elle tutulacak cinstendi ve bizi birbirimize çekiyordu. Birden beni tuttu ve itip kapıya yasladı.
Ağzı büyük bir açlıkla ağzımın üstüne kapanırken, kalçamdaki eli beni kasıklarına bastırıyor, diğer eliyse saçlarımı ense kökünden kavrayarak başımı geriye çekiyordu.
Vücudunu benimkine sürterek beni esir alırken, neresi kesik kesikti. Onu hissediyordum.Beni istiyordu sersemlemiştim, bana olan ihtiyacını hissediyordum.
Hararetli öpüşlerinin arasında, "Seni istiyorum." diye mırıldandı.
Üzerimde her zaman bu etkiyi sahip olacak mıydı? Ya ben onun üzerinde?
"Tanrım, sana şu anda sahip olmak istiyorum, ama prezervatifim bitti. Sana asla doyamıyorum. Sen delirtici, delirtici bir kadınsın."
"Ve sen de beni delirtiyorsun" diye fısıldadım.
Harry,"İçinde olmayı çok istiyorum."
Beni herşeyiyle tahrik edip delirte biliyordu her seferinde.
"Ama malesef parmaklarım sadece içinde olabilecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent
FanfictionHayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Cover by @BlueHolland