Göz kapaklarımın arasından Justin'i gördüm. Yatağın yanında duran koltukta beni izliyordu. Hala uyunmamış olmalıyım. Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda yerinde duruyordu.
"Günaydın."
Gerçek mi! Odama izinsiz girmeyi alışkanlık haline getirdi. Bu artık benim sinirimi bozuyordu. Yataktan doğruldum... Saçlarımı geriye atıp etrafımı rahatça gördüğümde buranın benim odam olmadığını fark ettim.
"Burası neresi?" dedim uykulu sesimle.
"Otel. Dün gece seni o şekilde eve götüremezdim bu yüzden otele getirdim."
"Dün gece ne oldu?"
Oturduğu yerden huzursuzca kalktı.
"İçki yüzünden kötü oldun. Bütün gece yarı baygın sayıkladın."
Son kelimesini bastırarak söyledi. Üzerimde yorganı çekiştirerek yerimi düzelttim.
"İçki içmedim. Sadece meyve suyu içtim o da alkolsüz."
Bana cevap vermeden odadan çıktı. Saniyeler içinde elinde bir bardak su ve küçük bir tabak ile geri döndü.
"Bu sana iyi gelecektir."
Elindeki tabağı bana uzattı. İçinde küçük beyaz bir hap vardı. Hapı ağızıma attım elindeki su bardağına uzanırken. Tadı berbat değildi. Sudan bir yudum aldıktan sonra bardağı elimden aldı.
Soğukkanlılıkla.
"Sana verilen meyve suyu içkiliydi. Bunun için üzgünüm."
Elindekilerini komodinin üzerine bıraktı. Odanın ortasına doğru yürüdü. Durdu ve yüzünü bana çevirdi.
"Dün gece neler yaşandı?"
Uzunca verdiği nefesini gördüm. Onu birşeyler tedirgin ediyordu. Bu dün gece ile alakalı olabilirdi.
"Kötü oldun ve kustun. Arada bir sayıkladın. Yanına gelip birşeyler isteyip istemediğini sormak için geldiğimde beni öptün. Ve daha fazlası içinde beni zorladın."
Şaşkınlığımı gizleyemeden ona bakıyordum.
"Aramızda birşey yaşandı mı?" dedim tedirginliğimi gizleyemeden.
"Olivia, ben iyi bir adam olmayabilirim ama sarhoş bir kızdan faydalanacak kadar kötü biri değilim."
Hızlı adımlarla odanın kapısına doğru yürüdü ve durdu kapıda.
"Hazırlan seni eve bırakacağım." dedi ve odadan çıktı.
Aramızda ki mesafeyi anlamasamda bunu sorgulamayı bir kenara ittim. Hazırlanmam gerekiyor şuan.
__________
Justin'in hiç görmediğim bir yönünü görmek bana tuhaf geldi. Gözümde bir yabancı gibi duruyordu. Justin Parker, kendinden emin, ukala ve hiç durmadan birşeyler hakkında tartışan çocuk şimdi tüm sükunetiyle arabayı kullanıyordu, tek bir kelime dahi etmeden.
"Buna alışık değilim."
"Alışık olmadığın nedir?"
"Senin konuşmaman. Konuşmanı özledim." dedim kıkırdayarak.
Justin, söylediğim şeye karşın değil tebessüm etmek tepki dahi vermedi.
"Bana neler olduğunu anlatır mısın? Neyin var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent
Hayran KurguHayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Cover by @BlueHolland