46. Bölüm:

3.6K 110 20
                                    

"Neden içmiyorsun?"


Gözlerini kaçırdı yüzündeki gülümseme kaybolurken. Yanlış birşey söylemiştim yine ve yine.


"Kontrolümü kaybetmek hoşuma gitmiyor." diye cevapladı beni. "Benliğimi kaybettiğim gibi kontrolümü de kaybetmek bana korkunç geliyor. Birşeylerin beni ayakta tutmasına izin vermeliyim, bunu da bazı şeyleri gözardı ederek yapabilirim."



Ne dediği konusunda kendinden emin olan çocuğu dikkatle dinlerken bulunduğum noktayı unuttum. Kendisinin kim olduğu konusunda bir bilgisi olmayan bu çocuk, konuştuğumuzda bana kendimi unutturuyordu. Üstümde bıraktığı etkiye anlam veremeyecek kadar aklım karışıyordu. Bu konuda bana bir şans vermiyordu, onu tanımama ve durup bizi izlememe.


"Sana söylemek istediğim şeyler var ama..." uzun bir nefes aldım, aklımdakileri idrak etmeye çalıştım. Onunla konuşmak beni yoruyordu, ağzımdan çıkacak olan kelimeleri tekrar tekrar düşünmem, süzmem ve düzenlemem gerekiyor. Söylemek istediklerimi ne kadar düşünsemde bu yine de işe yaradığı söylenemezdi. Küçücük bir nokta sürekli ona birşeyler anımsatıyordu.



Gözlerinin arkasından bana ifadesiz bir bakış attı, "Aklındakileri söyle." diye nazikçe emir verdi.


İşte yine bulunmak istemediğim noktaya gelmiştik. Sesimi bulmaya çalışırken bakışlarımı ondan kaçırdım.


"Kim olduğunu bilmiyorsun, bir ailen var, onları ve kendini saklıyorsun. Bu bana mantıklı gelmiyor, yani beni yanlış anlama ama senin bencil olduğunu düşünüyorum, onlara karşı sadık olman gerekirken neden onları etrafındakilerden saklıyorsun."



Masanın üzerine eğildi, "Onları saklamıyorum sadece anormal bir hayatım oldu ve okul yıllarımında anormal olmasını istemiyorum, normal bir ortamda, kimsenin bakışları altında olmadan normal bir eğitim görmek istiyorum. Bunu istemek benim hakkım." dedi. "En azından."



"Bu hala da bana mantıklı gelmiyor."



Başıyla etrafa göstererek, "Şuraya bak." diye ince bir sesle fısıldadı. "Burada ki herkes ailemi tanıyor, benim şirketin başına geçtiğimi biliyorlar ve bir kan emici gibi bana, gözlerinin arkasından bakıyorlar. Bunu fark ettirmemeye dahi özen göstermiyorlar, benim onlardan rahatsız olmamı, onlardan çekinmem gerektiğini düşündüklerinden bunu yapıyorlar. Onların saygısızlığını örtmek kolay, ciddi insanlar, fazla konuşmazlar, kavga etmezler ama okulun çevresi böyle değil, oradakiler haykırışlarıyla insanları ezerler, kavga etmek için bahane bulmadan üstüne atlarlar. İçimde kendimle girdiğim kavgayı sonlandıramazken başkalarıyla kavga edemem. Buna gücüm yok."



Beni hazır olmadığım zamanlarda yakalıyordu, bundan hoşlanmıyordum. Kendimi kötü hissetmemi çok iyi becerebiliyordu. Ağızdan çıkan sözler kırbaçlanma etkisi uyandırıyor bende. Sadece ağzından çıkan tek bir cümle ile beni alt etmeyi başarıyordu.

Her seferinde bu oluyor ve her defasında geri çekilmek zorunda kalıyordum ama bu gece bunu yapmayacağım, asla geri çekilmeyeceğim. Beynimi kemiren soru işaretlerinden artık kurtulmaktan yanayım bu gece. Son kez kırbaçlanmak istiyorum.


"Aileni... gerçek aileni bulmayı denedin mi? Babana veya bir aile bireyine ulaşmayı daha önce denedin mi?"


Bakışlarını sertleşmeye başladı. Bu iyiye işaret değildi. Bana baktı. Yüzünde ne söyleyeceğine dair bir ipucu yoktu.


Sertleşmiş olan sesiyle, "Hayır." diye yanıtladı.

Sesi kendisini de şaşırttı, gözleriyle fark ettirmeden etrafını süzdü, birilerinin bize bakıp bakmadığını kontrol etti. Bana gözlerini dikti. Kızgın bakışları rahatsız ediciydi. Yerimde kıpırdanarak bakışlarını görmezlikten gelmeye çalıştım.


LabirentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin