Biraz durup düşündüm. Açıkçası bu küçük boşluğa girecek kadar cesaretli değildim.
"Korkma." diye ekledi Harry.
Harry korktuğumu anlamış olmalıydı. Ürkek bir adım atıp küçük boşluğa yaklaştım.Derin bir nefes aldım. Bu iyi fikir değildi kesinlikle benim klostrofobim var ama Harry beni buraya getirecek kadar düşündüğü için en azından bunu yapmak zorundaydım. Burası onun gizli sığınağıydı peki neden ve burası onun için neden bu kadar önemliydi ki?
Harry'nin aksine girmekte ben biraz zorlandım. Uzun süre farkında olmadığım nefesimi dışarıya verdim. İçerisi düşündüğümden daha küçüktü Harry arabadan getirdiği küçük lambayı yakmıştı. Lamba küçük ortama yeteri kadar ışık verebiliyordu. Etrafı incelemek için sürekli etrafa göz gezdiriyordum ama bunun saçma olduğunun daha sonra farkına varabilmiştim. Küçük alanı bu kadar gözlememi gerektirecek bişey yoktu.
Harry beni kendine doğru çekip yüzümü avuçladı. Göz teması kurmak istemediğim için gözlerimi yere diktim.
"İyi misin? Ben seni buraya iyi olman için getirdim eğer daha kötü olduysa gidebiliriz."
"Ha-Hayır Hayır." Başımı kaldırıp Harry'nin muhteşem yüzüne baktım.
"Ben sadece korkuyorum." diye ekledim."Niçin korkuyorsun?"
"Burası çok küçük ve girişide çok küçük."
Küçük giriş boşluğunu işaret ettim. "Oranın üstümüze kapanmasından korkuyorum."Harry'nin yüzünde küçük bir tebessüm yerleşmişti belkide benim saçma konuşma tarzım ve davranışlarım yüzünden tebesüm
yerleşmişti yüzüne ama açıkçası umrumda değildi onun gülümsemesi için bütün saçma davranışlarımı ve konuşma tarzımı ona göstere bilirdim.
"Merak etme kapanmaz."
Bunu emin bir şekilde söylemesi beni bir nebze rahatlatmıştı."Gel oturalım."
Yere mor bir örtü sermişti. Yere oturduktan sonra oda yanıma yerleşti. Sırtını duvara yaslayıp beni kollarının arasına aldı. Ona biraz sokulup başımı göğsüne yasladım.Ortamda sessizlik hakimdi sadece suyun sahile vuruş sesleri biraz bozuyordu sessizliği. Bu biraz rahatlatıcıydı.
"Ne zamandan beri buraya geliyorsun?" dedim. Bunu merak ediyordum.
Harry'nin düzenli nefes alışverişleri bir an düzensizleşti. Bu sorudan bu kadar rahatsız olacağını tahmin etmemiştim. Yüzümü kaldırıp Harry'e baktım.
"Dört, Dört yaşımdan beri buraya geliyorum."
"Dört mü?" diye karşılık verdim. Ağızımdan istemeden çıkmıştı.
"Evet. doğru duydun."
Yüzünde anlaşılmaz bir ifade vardı. Biraz kıpırdanıp başımı göğsüne bastırdı yüzünü görmemem için bunu yapmıştı.
"On dört yıl önce annem beni buradan uzaklaştırmak için gecenin bir yarısı beni alıp havaalanına doğru yol almış."
Bir an duraksayıp derin bir nefes aldı.
"Yoldayken annemin yolunu kesip onu dövmüşler Öldüresiye hemde. Söylenenlere göre yolunu kesen kişi annemin belalısıymış. Annem o adam bana da zarar vermesin diye beni uzaklaştırmak istiyormuş. O olayı fazla hatırlamıyorum sadece annemin bana söylediği son sözlerini hatırlıyorum yolumuzu kestikleri sırada annem bana:
'Onları meşgul edeceğim seni farketmesinler diye. O sırada sende hemen buradan uzaklaşacaksın.' demişti. Annem adamları oyalarken dediğini yaptım kaçtım oradan kaçarken burayı keşfetmiştim. Burada 4 gün aç ve susuz kalmıştım korkudan dışarıya çıkmıyordum. Daha sonra sahile gelen insanlara beni fark edip polisi aramışlardı."Bunları onun ağızından duymak çok kötü. O tüm bunları gerçekten yaşamıştı. Tüm korkunç şeyleri.
"O aşağılık herif hergün onu dövüyordu. Bişey yapamadığım için kendimden nefret ediyorum. Annem öleceğini bildiği halde beni ondan uzaklaştırdı ama ben bişey yapamadım."
Aramızda bir boşluk açıp dizlerimin üstüne çöküp önünde durdum.
"Şışşt...Yapabileceğin bişey yoktu. Sen hiç bişey yapamazdın ki."Ona doğru uzanıp omuzlarından tuttum. Ellerimi saçlarına daldırıp onu kendime doğru çektim. Onu iyi hissettirmem için ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Onu böyle çaresiz hiç görmemiştim. Görmekte istemiyorum o her zaman mutlu olmayı hakediyor herkesten çok o bunu hakediyor.
Başımı omuzuna gömüp minik öpücükler kondurdum. Başımı omuzunda boynuna oradan da kulağanı götürüp kulağının arka kısmını öptüm bu onun hoşuna gitmiş olacak ki ağızından ufak çaplı bir inilti çıktı.
Harry at kuyruğumu elini dolayıp başımı geriye doğru çekti. Dudaklarımı bir süre süzdükten sonra dudaklarımızı buluşturdu.
Dilimi yakalayıp kendinkine dolabı. Şu an tamamıyla kontrol onun elindeydi az önceki çaresiz çocuk yerine benim tanıdığım Harry gelmişti.Öpüşmemiz sertleşmişti. Tutkulu ve sert bir şekilde öpüşüyordu Harry. Bana yapacak bişey bırakmıyordu her zaman ki gibi sadece ona karşılık verebiliyordum. Nefessiz kaldığımızda bir süre dudaklarımızı ayırmıştı. Alnını benimkine dayayıp kesik kesik nefes almaya başladı. Sıcak nefesini yüzüme doğru üflüyordu.
"Sana o kadar ihtiyacım var ki. Seni şu an burada istiyorum." dedi nefessiz bir şekilde.
Düzensiz olan nefesim bu sözleri karşısında bir daha düzelecek mi bilmiyorum. Gözlerimi onun yeşil gözleriyle buluşturup ona utangaç bir bakış verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent
Fiksi PenggemarHayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Cover by @BlueHolland